Sinif Mucadelesi

AKP milletvekilleri, Anayasayı demokratikleştirme kavgasını kazandı!

Çarşamba 26 Mayıs 2010

Anayasa değişikliği paketi görüşmeleri, sözde “milletin temsilcisi” milletvekillerinin tartışmaları sonucunda görüşüldü ve meclisten geçti. AKP milletvekilleri, değişiklik paketini geçirmek, diğerleri de geçirmemek için her yola başvurdular; birbirlerine saldırdılar, oylamada hile yaptılar, hakaret ettiler, el şaklattılar, birbirlerini tehdit ettiler. Böylece güya Anayasa “demokratik” olacak.

Milyonlarca insan, emekçiler, geçim ve iş bulma derdindeyken bir avuç siyasetçi Anayasa maddelerini oylamak için meclis binasında tur atıp durdu. Şimdi de çok farklı konulardaki maddeleri birden oya sunup demokrasicilik oynayacaklar.

Kağıtların üzerine yazılan cümlelerle “demokrasinin” geleceğini iddia edenler, yalan söylüyor. Bugün işçiler, fabrikalarda işbaşında ya da işten atıldıklarında kanunlara uymayan birçok durum yaşıyor. Var olan kanunlara patronlar uymuyor, mahkemeler onların çıkarlarına göre karar veriyor ya da işçi parası ve zamanı olmadığı için dava bile açamıyor. En basitinden bu durum değişmeden, kanunların değişmesi emekçiler için bir şey ifade etmeyecek.

Kapitalist toplumda geçerli olan kanunlar değil, paranın gücüdür. Parası olan düdüğü çalar! Başbakanın da söylediği gibi paranın dini imanı yoktur, sadece sınıfı vardır. Bütün üretim araçlarını, fabrikaları sahiplenen patronlar sınıfı, bankaları, borsayı da ellerlinde tutuyor, para musluklarının başındalar. Şimdilik her zaman düdüğü onlar çalıyor. Bu nedenle milletvekilleri, milyonlarca emekçiyi bırakmış, patronların istediği maddeleri geçirmek için akşamdan sabaha kadar uğraşıyor.

Anayasa değişikliği paketinde, şimdikinde var olanlardan biraz daha demokratik birkaç maddenin olması, hükümetin demokrasi taraftarı olduğu anlamına gelmiyor. Anayasa değişikliğinin esas hedefi, Türk burjuvazisinin artık mevcut yasalar tarafından yerine getirilemez olan çıkarlarıdır. Patronların çıkarları için gerekli düzenlemeler yapılırken, bu işleri yürüten hükümetin daha rahat çalışması için düzenlemeler de yapılıyor.

Muhalif partiler, doğrudan burjuvazinin çıkarlarını hedef olan düzenlemelere itiraz etmiyor, hükümetin çalışmasını kolaylaştıracaklara itiraz ediyor. Sanki hükümet burjuvaziye çalışmıyormuş, hayali bir sınıfın ya da gurubun çıkarları için çalışıyor gibi. Oysa iktidarda onlar olsalar, benzer değişiklikleri kendileri yapacaklardı.

Demokratik düzenlemeler ise kitlelere karşı kullanmak için araya sokuşturulmuş. Avrupa Birliği uyum yasaları için yıllardır bekleyen bu maddeler, çok da yetersiz. Örneğin memura sözleşme ve grev hakkı yasalaşması gerekirken sadece sözleşme hakkı, o da göstermelik şekilde düzenleniyor.

Sonuçta asıl belirleyici olan bu maddelerde ne yazdığından öte bugünkü ekonomik, toplumsal ve siyasi sistemde ne ifade edeceğidir. Emekçiler, kağıt üstünde yazılı haklarını kullanamadıkları gibi mücadele ettiklerinde yazılı olsun olmasın hak elde ediyor.

Tıpkı 15-16 Haziran’da, 1989 Bahar Eylemleri, 1991 Madenciler yürüyüşünde, Tekel işçilerinin kazandıkları, 1 Mayıs’ın Taksim’de anılması gibi. İşte esas gerçek budur. Emekçiler, şu veya bu maddenin geçmesini, hükümetlerin şu veya bu kanun düzenlemesini beklemeden kendi çıkarları temelinde örgütlenmelidir. Daha demokratik bir düzenin yolu emekçilerin örgütlü mücadelesinden geçiyor. (05.05.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 143 - 10 Mayıs 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?