Sinif Mucadelesi

Ekim devrimine giden yol!

Perşembe 11 Şubat 2010

1914-1918 yılları arasında yaşanan Birinci Dünya Savaşı, işçi sınıfını çok derinden sarstı. O yıllarda en gelişmiş işçi sınıfının olduğu Almanya’da sendikal ve siyasi önderler, emperyalistler arası paylaşım savaşına gereken tavrı almadılar. En kötüsü de, savaşta, kendi burjuvazilerini desteklediler.

Dünya savaşından gerekli sonuçları çıkartan Rus işçi sınıfı oldu. Rus işçi sınıfı toplumsal yönden Alman işçi sınıfı kadar gelişmemişti. Fakat siyasi yönden çok hızlı bir gelişme kaydetti.

Rusya, 160 milyonluk bir köylü ülkesiydi. Kuruluşundan beri keyfi bir yönetimle idare ediliyordu. Rusya’daki rejimin demokratik hiç bir yanı yoktu.

Zengin Avrupa ülkelerinin baskısı altındaki Rusya, devlet bütçesinin büyük kısmını bu devletlere aktarıyor, bu durum, yoğun bir yoksullaşmaya neden oluyordu.

Çarlık rejimi, egemenliği altındaki tüm halklara baskı uyguluyordu. Tarihçiler, Çarlığı bir halklar hapishanesi olarak tarif ederler.

Çarlığın baskısının dayanılmaz hale gelmesi, hızlı sanayileşmenin yarattığı genç işçi kitlelerini siyasileştirdi. Dünya Savaşı, birçok evi erkeksiz bıraktı ve ekonomik çöküntüyü arttırmanın yanı sıra, kadınların da işçileşmesine sebep oldu.

Yoksul köylülük, hem Çarlığın hem de toprak sahiplerinin baskısı altındaydı ve topraksız köylüler, nüfusun çoğunluğunu oluşturuyordu.

Rusya’nın kır yoksulları ve işçi sınıfı, öfkelerini birleştirdi. İşçi sınıfının siyasi olgunluğu, toplumun önderi olmasını sağladı. Rus işçi sınıfı, tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin çıkarlarını savunacak bir sınıf olduğunu gösterdi.

Rus yoksul kitlelerinin üç temel talebi vardı: "Ekmek, Barış, Toprak". Bu taleplerin masumiyetine karşın, ne Çarlık ne de 1917 Şubat devrimden sonra iktidara gelen burjuva hükümetler, emekçilerin bu taleplerini karşılayamadılar.

Hangi sınıf barışı getirebilirdi? Hangi sınıf iş olanağı yaratabilirdi? Hangi sınıf büyük toprak sahiplerinin elinden toprakları alıp, yoksul köylülere dağıtabilirdi?

Yalnızca Lenin’in önderliğindeki Bolşevik Parti, bu taleplerin gerçekleşmesi için bizzat işçi sınıfının iktidara gelmesi gerektiğini savunuyordu.

Rus işçi sınıfı kültür seviyesi düşük, okuryazarlığı olmayan, sayısal olarak toplumun yüzde 2-3’ünü temsil ediyordu. Yani bir azınlıktı. Bolşeviklerin dışındakiler, işçi sınıfının cahil ve azınlık olmasını ileri sürerek, iktidarı almasının mümkün olmadığını iddia ediyorlardı.

Tek tek işçilerin durumuna bakarak, işçi sınıfının siyasi gücü hakkında karar verilemez. İşçi sınıfı, kapitalist toplumda sanayi üretimini yapan sınıftır ve sermayenin can damarını elinde bulundurur. En önemlisi, merkezileşmiş yapısıyla, büyük işletmelerde ve şehirlerde toplanmıştır. Toplumsal gelişmenin yönü, sanayileşme ve işçi sınıfının çoğalması yönünde olduğu için, toplumun geleceği hakkında verilecek her kararda işçi sınıfı belirleyici bir yere sahiptir.

Bolşevik Parti, burjuvazinin diktatörlüğünü yıkıp, işçi sınıfının iktidarı olan "proletarya diktatörlüğü"nü kurmayı savunan tek siyasi akımın temsilcisiydi. Yani, "devlet iktidarının büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin hükümetinden işçi ve köylü hükümetine geçirilmesi" ancak bir devrimle mümkün olabilirdi.

Rus işçi sınıfı o dönemde mücadelesinde başarılı olmasını, sonuna kadar mücadele etmesine borçludur.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 140 - 5 Şubat 2010  Site yaşamını izle Tarihten... Tarihten... Tarihten...   ?