Sinif Mucadelesi

İşçi sınıfının yaşam düzeyini korumasının tek yolu mücadeledir

Perşembe 11 Şubat 2010

DİSK yönetimi, geçtiğimiz yılın değerlendirmesini yaptı. Bu değerlendirmede açıklanan rakamlar, geçtiğimiz yılın, işçi sınıfı açısından ne kadar kötü geçtiğini gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl işsizlere 1 milyon 200 bin kişi eklenerek işsiz sayısı 6 milyon kişiye çıktı. İşsizliğin bir sonucu da hazır imkan olmasına rağmen üretim yapılmayıp, toplumun ihtiyaçlarının karşılanmaması ve emeğin israf edilmesidir. Geçtiğimiz yıl, sanayide kapasite kullanımı yüzde 16 düştü, üretime hazır durumdaki makinelerin dörtte biri kullanılmıyor.

Yüzde 4 büyüyeceği ilan edilen ekonomi yüzde 6 civarında küçüldü.

Ekonomik krizin ve artan işsizliğin işçi ücretleri üzerinde etkisi çok açık. Ücretler yüzde 12 oranında geriletildi. Ücretlerin sanayi maliyetleri içindeki payı 2002 yılında yüzde 19’ken geçtiğimizi yıl yüzde 11’e düştü. 2002’de milli gelir içinde ücret ve maaşlar yüzde 26’lık bir paya sahipken, bugün yüzde 22 düzeyine geriledi. Bir de utanmadan “vatandaş pazara çık” kampanyası yapılmıştı.

Bu rakamlar, hem patronların kendi işçilerine verdikleri ücreti düşürdüğünü hem de genel olarak hükümetin, ülke çapında aynı siyaseti uyguladığını gösteriyor.

Ücretler düşerken, ücretlilerin yaşamak için yapmaları gereken zorunlu harcamalar ise tam tersi olarak attı. Örneğin sağlıkta muayene ve tedavi katkı payı yüzde 30’dan bu yıl için kademeli olarak yüzde 70’e kadar yükseltildi. İlaçta katkı payı yüzde 10’dan yüzde 20’ye yükseldi, şimdi de 50’ye çıkartılması için hazırlık yapılıyor.

Toplam sağlık harcaması 2002’de 7,5 milyar lira iken, 30 milyar liraya fırladı. Sağlıktaki özelleştirmenin kaynağı olarak açıklanan SGK’nin açığı ise 6 yılda 11 kat arttı. Bu artış nüfus artışından ve sağlık hizmetlerinin kapsamının genişleyip, içeriğinin iyileştirilmesinden kaynaklanmadığına göre tek neden, sağlık sektöründe kâr peşinde koşan patronlara yapılan kıyak kalıyor.

Ücretlileri yaşam düzeyini gerileten bir etken de hızlanan enflasyon. Resmi rakamlara göre yüzde 6.5 olan resmi enflasyon, gerçekte yüzde 11 civarında. Çünkü gıda ürünleri ortalama artışı yüzde 18, ev kirası ortalaması yüzde 8, su yüzde 9, elektrik yüzde 20, belediye ulaşım ücreti yüzde 11, ekmek yüzde 14, doğalgaz yüzde 27 oranında arttı. Metrobüse yapılan yüzde 33 zam, mahkeme tarafından iptal edilmesine rağmen, hala geri alınmadı.

Bu durumda nüfusun büyük çoğunluğu yoksul durumuna düşerken, daha da zenginleşen küçük bir kesim varlığını koruyor. En zenginler, en yoksulardan sekiz kat fazla gelire sahip. Nüfusun yüzde 20’si yoksulluk sınırının altında, yüzde 18’i de her an yoksullaşabilecek konumda yaşıyor. Her iki kişiden biri borçlu, her dört kişiden birinin borcunu ödemekte zorlanıyor.

Bu ortamda patronlar, kendilerinin siyasetini izleyen hükümetin de desteğiyle, işçi haklarını adeta tanımıyor. En yaygın hak ihlalleri tazminatsız işten çıkarma, anlaşması işyeri kapatma, ücretsiz izne zorlama, ücretsiz fazla çalıştırma, sigortasız ve yarım sigorta uygulamaları, ücret indirimi, toplu sözleşmeyi uygulamama, sendikalaşmaya karşı çıkma, iş güvencesi ve işçi sağlığı kurallarını hiçe sayma, ücretlerin aylar sonra ödenmesidir.

İşçi sınıfının içinde bulunduğu durum, kriz nedeniyle ağırlaşsa da sadece krize bağlı olan ya da hükümetin şu veya bu kararına veya kötü yönetimine bağlı olan bir durum değildir. Yıllarca bilinçli olarak izlenen siyasetlerin, hatta dünya çapında, kendini işçi sınıfı karşısında güçlü hisseden patronların tüm ülkelerde dayattıkları ve hükümetler eliyle uygulattıkları siyasetin sonucudur.

Bu siyasete karşı işçi sınıfı kendi taleplerini ileri sürmelidir: İşçi çıkarılmasının yasaklanması, işyerlerinin hesap defterlerinin açılması, mevcut işlerin ücretler düşürülmedin işsizler arasında paylaşılması, devletin ve patronların, bankaların kasalarındaki paranın yeni işyerleri açmak, eğitim, sağlık, ulaşım gibi toplumun ihtiyaçları için kullanılması gibi.
İşte, işçi sınıfı, şu veya bu işyerinde, şu veya bu karara ya da uygulamaya karşı değil, ekonominin tüm denetimini ellerine almak ve ekonomiyi kâr peşinde değil, ihtiyaçlar temelinde işletmek için örgütlenmeli, mücadele etmelidir. (04.01.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 140 - 5 Şubat 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?