Sinif Mucadelesi

Reklam kampanyaları krize çare mi?

Çarşamba 9 Eylül 2009

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin “Kriz varsa çare de var” sloganıyla başlattığı kampanyaya bir yeni adım daha eklendi. Türkiye Reklamcılar Konseyi, ekonomiyi canlandırma iddiasıyla bir kampanya başlattı. Anlaşılan, vatandaş yeterince pazara çıkmamış olacak.

Yeni kampanyanın sloganı “Alın-verin, ekonomiye can verin!” Amacı ise iç pazarı canlandırmak için ramazan, bayram, okulların açılış dönemlerini kapsayacak biçimde topyekûn seferberlik başlatmak.

Bu amaçla, bol miktarda para harcanarak, tanınmış gazeteci, bankacı, sözde ekonomi uzmanının, çiçekçi, simitçi, bakkal, oyuncakçı rolünde olduğu reklam filmleri çekildi ve yayınlanıyor.

Açıkça ücretiyle ay sonunu getirmeye çalışanlarla dalga geçiliyor.

Reklamların birinde sözde tanınmış iktisatçı Deniz Gökçe, bir bakkalı canlandırıyor ve elindeki sakızı göstererek “bu sakız bütün ekonomik krize iyi gelir, sakinleştirir” diyor ve bir iki laf daha geveleyip, böylece ekonomik krizden çıkışın mümkün olduğu izlenimini vermeye çalışıyor. Bütün bunların saçma olduğunu anlamak için iktisat fakültesinde öğretim görevlisi olmaya gerek yok.

Geçtiğimiz Eylül’de ekonomik kriz dünyanın en büyük ekonomilerini feci bir şekilde vurduğu zaman başbakan, “hamdolsun, kriz bizi teğet geçecek” diye gülünç ve gayri ciddi bir açıklama yapmıştı. Ancak ardından gerçek kendini dayatmakta gecikmedi. Geçen yılın son üç ayında yüzde 6.2 oranında küçülen ekonomi, bu yılın ilk üç ayında yüzde 13.8 oranında küçüldü.

Krizin emekçi ve yoksul lara yansıması, işsizliğin ve yoksulluğun önemli boyutlarda artması, işi olanların ise çalışma şartlarının çok daha ağırlaşması ve kötüleşmesi oldu. Türk-İş’in açıkladığı bir rapora göre, krizin Türkiye’ye geldiği, Ekim 2008-Temmuz 2009 arasındaki on ayda, sadece Türk-İş üyesi 40 bin 755 işçinin işçi işten çıkarıldı, 44 bin 340 işçi de ücretsiz izne gönderildi. Bütün bunlar, doğal olarak endişe ve hoşnutsuzluğa yol açıyor.

Böyle bir ortamda emekçilerin haklarını savunduğunu iddia eden sendikaların mevcut yöneticileri ciddi hiçbir mücadele yürütmüyor. Aksine sendikalar, küçüklü büyüklü patron örgütleri, borsa örgütleri, esnaf örgütleri, meslek odaları ile birlikte sözde krize karşı bu gibi göstermelik kampanyalar yapıyorlar.

Tüm bu gevezeliklerin ardında, krizin çıkışında hiçbir sorumluluğu olmadığı halde, krizin bedeli sırtına yıkılmak istenen emekçi ve yoksulların, yeterli tüketim yapmadıkları bahanesiyle suçlu gösterilme çabası var. Ama öte yanda, bu sözde tanınmış ekonomi “uzmanları” satın alma gücünün yükseltilmesi, işçi çıkarmanın yasaklanması, temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar geliri olmadığı için “oyuncak” ya da “gül” almayan yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonların, insanca bir gelire kavuşturulmasından hiç bahsetmiyorlar. Bu konuda ettikleri dolambaçlı lafların sonu, patronları ve patronların siyasetini uygulayan hükümeti desteklemektir.

Bir amaçları da emekçilerin, ekonomik krizin gerçek nedeni olan kapitalist düzene “yeter artık” deyip hesap sormasını önlemektir. Eğer böyle bir şey gerçekleşirse, bu sömürücü, fırsatçı ve dalgacılar kaçacak delik arayacaklar! (03.08.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 135 - 5 Eylül 2009  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?