Sinif Mucadelesi

Kapitalizm kriz doğurdu

Pazar 24 Şubat 2008

Uzun zamandır dünya çapında yaşanan ufak dalgalanmalarla geçiştirilmeye çalışılan ekonomik kriz kendini göstermeye başladı.

Son bir ay içerisinde Amerika’da yaşanan ekonomik küçülme (resesyon) riski bütün dünyada kendisin göstererek mal fiyatlarında artışa ve üretimde daralmaya sebep oldu. bunun sonucunda emek gücünü satarak geçinmek zorunda olan işçiler tekrar işten atılma ve satın alma güçlerinin görece düşmesiyle geçim zorluklarının artmasıyla karşı karşıya kaldı.

Türkiye gibi, ekonomisi güçlü emperyalist devletlere bağlı olan, gelişmekte olan ülkeler diye adlandırılan ama hiçbir zaman gelişmişlik payesine erişemeyecek olan ülkeler, ekonomik çalkantı ortamında ülke dışından ekonomilerinin muhtaç olduğu dış sermayeyi çekemedikleri ve ekonomileri ithalat ve ihracat yaptıkları ülke ekonomilerine bağlı olduğu için daha fazla etkileniyor. Bu son günlerde de aynı şey oldu.

Yüksek faiz kazancı olduğu için uluslararası vurguncuların gözdelerinden olan Türkiye, en küçük bir risk sinyalinde çekilen yüksek miktarda para nedeniyle alt üst olabiliyor. Önce mali sektör; borsa, döviz, bankalar zarar görüyor, ardından sıra üretim sektörlerine geliyor.
İşte IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası tekellerin dünya çapındaki örgütleri bu nedenle devreye girerek sermayedarların çıkarlarına zarar gelmesini önlemeye dönük müdahalelerde bulunuyor. Çünkü, Türkiye’de neredeyse tüm uluslararası tekellerin hem bankaları hem de üretim yapan şirketleri veya ortaklıkları var. Hükümet, sadece onların verdiği emirleri yerine getiriyor, bir de toplumu bir avuç sermayedar yararına alınan kararların ne kadar gerekli olduğuna ikna ediyor.

Bu durum tüm ülkelerde aşağı yukarı aynıdır.

ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle yavaşlatmaya çalıştığı kriz, aslında bir süredir devam ediyor ve bir süre daha devam edecek. Ve merkez bankalarının müdahaleleri istenen etkiyi göstermiyor.
Çünkü dünyada, merkez bankalarının elindekinden kat kat fazla sermaye kişilerin elindedir. Ve bu para sahipleri, hiçbir sınırlama olmadan paralarını kâr peşinde istedikleri gibi kullanıyor. Küçük, hatta orta büyüklükteki bir ülke ekonomisini çökertmeleri işten bile değil. Bu durum geçmişte yaşandı. Gelecekte de yaşanmayacağına dair hiçbir güvence yok. İşte özel mülkiyete dayalı kapitalist ekonominin saçmalığı!

Türkiye’de 1994, 1999, 2001 krizlerini yaşamış olan işçiler, geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak şimdiden işten çıkarılma korkusu yapıyor.

Büyük patronlar toplantılarda, medyada kriz uyarısı yaparken borsadaki şirketlerin en büyüklerin, Koç, Sabancı, Doğan gibilerinin bilançoları yüzde 40-50 oranlarında kâr ettiklerini gösteriyor.
Çünkü krizin yükünü işçilerine, işçi sınıfını yansıtıyorlar. İşçi çıkararak (TİSK’in yayınladığı bir araştırmaya göre Türkiye 1997-2006 arasında işsizlik artışıyla (yüzde 6.8’den yüzde 9.9’a çıktı) dünya ikincisi olmuş), daha fazla çalıştırarak, sözleşme maddelerine uymayarak, ürünlerine zam yaparak kârlılıklarını arttırmayı sürdürüyorlar. Bir de hükmet, krizi veya işsizliğin önlenmesini bahane ederek patronlara kredi, teşvik ve kolaylık sağlıyor. Öte yandan hükümet de yaptığı yasal değişikliklerle işçi sınıfının zaten çok kısıtlı olan haklarını daha da kısıtlıyor. Bir de ilgiye başka tarafa çekmek için türban ve artık su yüzüne çıkmış çetelere karşı operasyon yapıyor.

Nitekim TÜSİAD hükümeti "türbanı bırak, krize bak" diye uyardı ama güya ilerisi için düşünülen sosyal güvenlik yasası için aynı şeyi söylemiyor.

Hem dünyada hem Türkiye’de etkili olan kriz ne işçi ücretlerinin yüksekliğinden ne de işçilerin sosyal haklarının fazlalığından kaynaklanıyor. Kriz, kapitalizmin çocuğudur ve bir çocuk daha doğmuştur. Fakat kapitalist düzen, kendi çocuğuna bakmaktan, onu iyileştirmekten aciz.

Bütün kapitalist süprüntülerle uğraşmak yine işçi sınıfına kalıyor. Çünkü düzenin pisliklerini temizleyecek güç işçi sınıfında. İşçi sınıfı, kriz doğurmayan, kâr temelinde değil insanlığın ihtiyaçları temelinde işleyecek bir ekonomi kurma olanağına sahiptir. (20.01.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 116 - 1 şubat 2008  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?