Sinif Mucadelesi

Asgari ücretin ardındaki gerçekler

Cumartesi 7 Aralık 2019

Asgari ücretin belirlenme süreci Türk-İş genel kuruluna denk geldi. İşçi temsilcisi olan Türk-İş Genel Başkanı, “Yaşam maliyeti 2 bin 578 lira... yaşam maliyetinin altında hiçbir şeyi konuşmayız” diyor. Bu rakam %27.6 zam demek.

Yeniden aday olmasına rağmen sendika bürokratı, bu yıl fazla esip gürleyemiyor, çünkü geçen yıl açık kalan mikrofon, bunun oyun olduğunu göstermişti.

Bakan söze “önceliğimiz iş güvencesi” diye başladı. Yani işsizlikle tehdit ederek. Bu sözde bakan, işsizlik fonunu patronlara yediren, çalışanı görmeyen çalışma bakanı.

Patron temsilcisi her zamanki gibi “rekabetten” açtı sözü yani çok zam isterseniz batarız, siz de işsiz kalırsınız demeye getirdi. Sanki siparişler patlarken, kasaları tıka basa dolarken işçiye daha çok ödemişler gibi.

Asgari ücret, işçi ücretinin devlet eliyle düşük tutulmasıdır. İşyerlerinde işçiler, örgütlenerek, mücadele ederek belki patronu daha yüksek ücret vermeye zorlayabilir. Ancak asgari ücret yoluyla bunun önüne geçiliyor. DİSK’in asgari ücret üzerine yaptığı araştırmanın sonuçları bu gerçeği doğruluyor.

2006’da ortalama ücret ve maaş, asgari ücretin 2 katı iken 2018’de bu oran 1.6 katına geriledi. Çünkü asgari ücret, genel ücret haline dönüşüyor. TÜİK’e göre asgari ücretin altında ücret alanların sayısı 1 milyon 800 bin, asgari ücret alanların sayısı 5 milyon civarında. Asgari ücretin altında, asgari ücret düzeyinde ve asgari ücretin 100 lira üzerinde ücret alan toplam 10 milyon civarında işçi var.

Patronlar, asgari ücret zammı gündeme geldiğinde, sanki düşük olsa daha yüksek ücret vereceklermiş gibi verginin yüksekliğinden şikayet eder.

Asgari ücretin görünen-görünmeyen, dolaylı-dolaysız kesintiler sonucunda, 1.537 lirası vergi ve kesintiye gidiyor. Buna karşın 2008’den bu yana devletin ödediği AGİ hariç yani patronların doğrudan ödediği asgari ücret 1.829 lira. Patronlar yine de haklı değil; çünkü bir kısmı kesintileri devlete ödemiyor, bir kısmı daha fazlasını işsizlik fonundan geri alıyor, bir kısmı teşvik olarak geri alıyor, bir kısmı prim olarak alıyor.

Patronların devletin kasasından aldığı para, gökten gelmiyor; asgari ücretli işçiden kesiliyor. Geçen yıl asgari ücretli ve düşük gelirli işçiden alınan vergi, ilk vergi dilimi tarifesi düşük tutularak arttırıldı. 2002 ve 2003’te ilk vergi dilimi tarifesi, asgari ücretin 15-16 katı idi. İşçiden daha fazla para almak için bu yıl ilk vergi dilimi tarifesi, asgari ücretin 7 katına indirildi.

Bu sonuçlardan yola çıkan DİSK asgari ücretin net 3.485 TL olmasını talep etti. DİSK yoksulluk sınırı rakamını; asgari geçim sınırı miktarını; Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programındaki kişi başına milli gelir hesabını gerekçe gösterdi.

Ancak sendikacıların söylemediği asgari ücretin, işçinin ücretini yükseltmeye değil, düşürmeye yaradığı. 2008’de 371 ABD doları olan asgari ücret, 2009’da 339 dolara, 2016’daki 430 dolarken 2019’da 357 ABD dolarına indi. Patronlar ne istiyorsa öyle oldu.

Asgari ücret görüşmeleri, sendikasız işyerleri başta olmak üzere, ücretini arttırmak için örgütlenebilecek işçinin mücadelesinin önüne geçip sendika bürokratlarına sahtekarlıkları için zemin veriyor. Ek olarak da daha yüksek ücret vermelerini engelleyen sanki biri varmış gibi ücreti düşük tutanın patronlar değil, siyasi yöneticiler olduğu yanılgısını yayıyor. (04.12.19)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2019  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 258 - 6 Aralık 2019  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?