Sinif Mucadelesi

«Avrupa ekonomisini canlandırma planı» : Her koyun kendi bacağından asılıyor

Pazar 14 Aralık 2008

Avrupa Komisyonu’nun, 26 Kasım’da, hazırladığı 130 milyar avroluk kurtarma planını sunması gerekiyordu. İster mali kesime yönelik olarak «canlandırma planı» olsun, isterse en büyüklerden başlayarak şirketler için farklı bir isimle olsun, bu plandan kuşkulanılabilir mi? Fakat esas sorun kimin, neyi finanse edeceği. Avrupa Birliği’ne üye 27 devletin yöneticilerinin hepsi krizin maliyetini kendi halklarına ödetme, hesap faturasını onlara sunma konusunda uzlaşma içindeler. Geriye bu devletlerin hesabı nasıl kabul ettirecekleri kalıyor.
Paris’te yapılan Fransız-Alman Bakanlar Konseyi’nin gösterdiği gibi, esas sorun budur.

Sarkozy, daha önce sözü edilen canlandırma planının sunulmasından iki gün önce «Fransa buna çalışıyor, Almanya düşünüyor» biçiminde durumu özetliyordu. Angela Merkel Almanya’nın kendi ekonomisine 50 milyar avro yatıracağını açıklayarak «bütün acil çağrılara» karşı gösterişli bir uyarıda bulunuyor ve bunu Avrupa planına katılım olarak sunuyordu. Sarkozy ve başbakan Merkel, tek bir ses halinde, her birinin karar verdiği önlemlerin «koordinasyonu üzerinde hemfikir» olduklarını söylediler.

Başka bir deyişle, avronun geçerli olduğu bölgenin güçlü iki temel devletinin, Almanya ve Fransa’nın temsilcileri görüşmek, tartışmak ve hatta harekete geçmek gerektiğini söylemek için uyuşuyorlar ancak herkes kendi hesabına çalışıyor, her koyun kendi bacağından asılıyor.
Diğer Avrupa ülkelerinden daha güçlü olan Alman burjuvazisinin, kendi kaynaklarından çalmaya çalışan parazitler olarak gördüğü diğer devletlerin canlandırma planını finanse etmeye hiçbir şekilde niyeti yok. Bu Avrupa devletlerinden, tek başına olmasa da, Fransa, şirketlere (gerçekte şirket sahiplerine) mali yardım yapmak üzere kamu açıklarının daha da büyümesine seyirci kalıyor ve kendini, bunu yapmak için tam anlamıyla Avrupa’nın ya da başka mali kaynaklara ulaşma olanağına sahip görüyor.

Merkel ve Sarkozy’nin her ikisi de aynı kürsüden, birbirlerine, mülk sahibi sınıflarının yararına daha önceden aldıkları kararlarla birlikte «başka önlemler almak konusunda hemfikir olduklarını» söylüyorlar. Birbirlerine sordukları temel sorunun, bu önlemlerin maliyetini Avrupa Birliği’nin daha az güçlü olan üyelerine nasıl ödetileceği olduğu konusunda bahse girilebilir.

Böylece Sarkozy, «Avrupa Sanayini savunmak… bu Madam Merkel’in ve benim, bizim niyetimiz…» derken, tabii ki sektörün Avrupa üretiminin dörtte üçünü tröstleştirmiş, Fransız ve Alman otomobil sanayi gruplarından söz ediyor. Ve burada da Fransa ve Almanya, aynı yöndeki çıkarları olan Peugeot-Citroën, Mercedes, Porsche ya da Renault... tahvil sahiplerinin çıkarlarını korumak için krizin maliyetini bütün Avrupa ülkelerine ödetme niyetine sahipler.

Avrupa Birliği’nin belli başlı ülkeleri, rakipler olduğu kadar iş ortakları arasında da uzlaşma sağlanabilir. Ancak bu asgari bir uzlaşma olacak. Çünkü kriz güçlü emperyalist devletler arasındaki rekabeti keskinleştiriyor ve güçlü rakipler arasında herkesin kendi çıkarının gerektiği gibi davranması giderek daha da yaygınlaşıyor. Kısa bir süre önce bu durumun bir göstergesine tanık olundu. Avrupa Komisyonu «Avrupa» planını sunmaya hazırlanırken ve Almanya ve Fransa kendi görüşlerini dayatmak için uzlaşmaya girişirken Avrupa’nın egemen üçlüsünün üçüncü hırsızı İngiltere, tek taraflı olarak KDV oranını düşürme kararı aldı. Bu ise Avrupa Birliği’nin işleyiş kurallarının yasakladığı bir önlemdir... LO (28.11.2008)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 126 - 6 Aralık 2008  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?