Sinif Mucadelesi

İşçinin sözleşmesi, işçisiz bağlandı!

Cumartesi 8 Temmuz 2017

200 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu sözleşme imzalandı. Başbakan işçilerin ücretlerine ilk 6 ay, yani geçtiğimiz 6 ay için %7,5, temmuz sonrasındaki ikinci 6 ay için %5 oranında zam yapılacağını açıkladı. İkinci yıl için %3,5+ %3,5 olacak. İki yıldır kadroya alınacağı vaat edilen 700 bin civarındaki taşeron işçileri ve 20 bin geçici işçi hükümetin gündemi dışında kaldı.

Türk-İş masaya oturduğunda bu yıl için %18 zam talep etmişti. Ayrıca, brüt 2 bin 200 liranın altında ücret alan işçiler için 400 lira, daha yüksek ücretliler için 2 bin 850 lirayı geçmemek şartıyla 100 lira seyyanen iyileştirme istemişti. Ancak sadece brüt ücreti 3 bin liranın altında olan işçilere 90 lira iyileştirme sağlandı.

İmzalanan sözleşme, sendikanın taleplerinin yarısına bile gelmiyor. Daha da önemli olan; diğer sözleşmelere ve ücret zamlarına temel olan bu sözleşme, işçilerin yaşam düzeylerini korumuyor, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında daha da geriletiyor.

Bu yılın başından itibaren enflasyon %10’un üzerinde. Temel ihtiyaç maddelerindeki artış ise resmi rakamlara göre %14 civarında. İşçilere verilen ücret artışı, yarısı kadar. Enflasyon farkının ödeneceği sözü de yalandan başka bir şey değil. Kamu emekçilerinin sözleşmelerinde bu uygulama hep var. Yine de enflasyon hiç yakalanamıyor.

Zaten enflasyon hesabı da, ücretleri düşürmenin bir aşamasından başka bir şey değil. Bürokratlar, gelen emirlerle enflasyon hesabını istedikleri gibi değiştiriyor. Adeta mucize gibi hiç bir şey değişmeden rakamlar düşüp yükselebiliyor.

Toplusözleşmeye, enflasyon rakamlarına bağlanan ücret, emeklilik artışları, bütün emekçilerin yaşam düzeylerini geriletiyor ve bunu patronlar uğraşmadan, onlar için hükümet yapıyor. Zaten 16 milyon ücretlinin 3 milyonu memur, geri kalan işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücretli. Sendikalı, sözleşmeli çalışan sayısı sınırlı. Üstelik, özellikle sosyal medyada kamu işçilerine yönelik, ücret ve sosyal haklarına yönelik, bilinçli bir saldırı kampanyası var.

Patronların “en altta eşitlik” ilkesi, siyasilerin teşvikiyle yaygınlaşıyor. Hatta en kötü şartlarda çalışan işçiler arasında da destek görüyor. Böyle bir şey işçilerin kendi haklarına zarar vermesinden, işçi haklarının gerilemesinden başka bir işe yaramıyor.

Başbakan ve çalışma bakanı, işçilerin sorunlarına o kadar duyarsız, o kadar ilgisiz ki; “hep birlikte ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracağız” diyerek neredeyse yüz yıldır söylenen teraneyi tekrarladı.

Kamu işçileri; savaş, IŞİD, YPG tehdidi, Batı, ABD düşmanlığı, FETÖ tehlikesi ve benzeri konularla yapılan yaygara ile herkes gibi bunaltılıyor. Siyasetçiler, işçilerin önüne büyük sorunlar koyuyor ama işçilerden sadece onların arkasında durup sesizce çalışmalarını istiyor.

Grev yasağına rağmen daha iyi bir sözleşme için mücadele eden Şişe Cam işçileri, daha iyi zam aldı. Kamu işçileri için de aynı şey mümkündü.

Bugünkü durum böyle süremez. 1980 darbesinde de benzer bir ortam vardı. Ancak 1989’da kamu işçileri, enflasyona rağmen adeta dondurulan ücretleri arttırmak için mücadele etti ve yüzde yüzün üzerinde zam aldı. Bu artış, sonraki yıl sözleşmesi olan özel sektöre ve zaman içinde tüm diğer işyerlerine yansımıştı.

Patronların ve onların emrindeki siyasilerin, işçilerin yaşamlarını, hem ekonomik hem de siyasi yönden bunaltmalarına son vermek gerekli. (06.08.17)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2017  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı:229 7 Temmuz 2017  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?