Sinif Mucadelesi

Krizin adı yok ama kendisi var!

Cuma 7 Ekim 2016

OHAL fırsatıyla, bir yanda müthiş bir baskı ve işten atma uygulanırken diğer yanda geçim derdiyle bunalmış kitlelere havuç uzatıldı.

Bu hafta tekrar hızlanan operasyonlar nedeniyle, işinden edilen kamu çalışanı ve işçi sıyısı tırmanıyor. Bu insanlar, tam bir yoksulluğa itiliyor. Ancak uzun süredir, geçim derdiyle, işsizlikle boğuşan kitlelerin, gözü boyandı.

Hükümetin “af” diye uygulamaya koyduğu düzenleme, aslında bankalara, borçlularını daha fazla ama daha uzun sürede soymalarına izin veriyor.

Açıklanan hedef ise ekonominin canlanması için tüketimi arttırmak. Birkaç ay önce aynı kıtleler, “borçla harcadıkları” gerekçesiyle aşağılanıyor, tüketimin kısılması için kredi kartı kullanımına kısıtlama getirilmişti. Ondan öncesinde de tüketimi teşvik için “al ver, ekonomiye can ver” reklam kampanyası vardı.

Birkaç on milyor dolar için on binlerce insan, bir o yöne bir bu yöne döndürülüyor.

Sözde “af” düzenlemesine göre kredi kartına 10 bin lira borç, 6 yılda 17 bin lira geri ödenecek. 10 bin lira kredi borcu ise 14 bin lira geri ödenecek. Bu yolla kitleler, bir dahaki daha büyük borç batağına kadar, yeniden tüketime yönlendiriliyor.

Erdoğan, bankalara faizleri indirmeleri için esip gürlüyor. Hükümet, kılını kıpırdatmayan bankalara borçlu kitlelerin sırtından vurgun olanağı vererek bunu yaptırmaya uğraşıyor.

Ekonomi, geçtiğimiz yıl %3 büyüdü, bu yıl için tahminler iki kez geriye çekilip %3 civarına alındı. Başbakan, durmadan ekonomik paket, plan açıklıyor, geçen sene bu yıl iyi geçecek denmişti şimdi gelecek yıl, iyi olacak deniyor.

Ekonomik ve siyasi durumun hiç iyi olmadığı, ekonomiye daha fazla hakim olan mali sermaye çok iyi biliyor. Bu nedenle tüm siyasi çabalara, %63 büyümelerine, ekonomik yaptırım tehditlerine rağmen bankalar, bildiğini okuyor. Çünkü tüm ekonominin kendilerine muhtaç olduğunu biliyor. Üstelik, dev inşaatlar, çatışmaların masraflarıyla kamu kasalarını tüketen iktidarın, paraya muhtaç olduğu açık. Dövizin yükselişinin bir nedeni de dışarıdan gelen paraya duyulan ihtiyacın artması.

Tüm düzenlemeler, patronların kâr düzeni için yapılıyor. Yetmiyor, üstüne veriliyor. Yine de yetmiyor, işçilerin cebine giden para kesiliyor. Patronlar, aynı işi daha az işçiyle, daha düşük ücretle yaptırıyor.

OHAL’de işçilerin yapacağı her şey yasak ama otomotiv ve orduya araç üreten BMC’den 310 işçinin işten çıkarılması serbest. Üstelik çıkarılan işçilere gerekçe olarak “küçülme” söylenirken, üretimde hiç azalma yok.

Patronların kâr hırsı nedeniyle ve de el konan işyelerinde işçi çıkarılması artıyor. Bu durum işsizliği yeniden yükseltti.

İşsizliğin boyutlarını Adıyaman’da gördük. Okullarda 8.5 aylık temizlikçilik için 5 bini aşkın insan başvuru yaptı. Belki 3 milyonu aşkın insan ekimdeki KPSS sınavına girmek için başvurdu.

Siyasiler ve sermayenin sözcüleri “kriz” kelimesini ağızlarına almıyor. Çünkü bir süredir düzenlerinin derdindeler. Üstelik, patronlar kriz diye feryat etmeden istedikleri düzenlemeleri hükümet yapıyor. Ancak bu idare etme durumu ne kadar sürer bilinmez. Çünkü kitlelerin cebine giren parayı son kuruşuna kadar almayı düzenleyebildekleri gibi ekonominin yönetimini düzenleyemiyorlar. (06.10.2016)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 220 - 7 Ekim 2016  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?