Sinif Mucadelesi

Bolivya : Evo Morales ve oligarşi arasında bilek güreşi

Perşembe 16 Ekim 2008

Bolivya’da aylardan beri durum gergin. Oligarşi ve ülkenin gerici saydığı her şey, bazen ordu da, Evo Morales’in merkezi hükümetine karşı açık bir mücadele sürdürüyor. Ancak Bolivya cumhurbaşkanı, sadece kendisini baştan beri destekleyen Venezüella Cumhurbaşkanı Chavez’in değil, Brezilya, Şili, Kolombiya gibi komşu devletlerin de desteğini aldı.

Sağın bölücü karışıklıklar yarattığı beş bölgeden biri olan Pando’da, 13 Eylül’de sıkıyönetim ilan edildi. Yerel valinin sorumluluğundaki aşırı sağ milislerle silahlı çatışmalarda 30 kişi öldü. Bu ana kadar ordu Başkan Morales’e sadık görüyor.

Çatışma, ülkenin doğusunda, valilerinin özerklik istediği, hatta bölünme tehdidini kullandığı beş bölgenin hepsinde, küçük birçok saldırı ve çatışmanın ardından yaşandı. Özerklik hareketinin ortaya atıldığı Santa Cruz kentinin çevresinde, yoksul mahallelerin halkı, zengin sanayicilerin ve büyük toprak sahiplerinin bölücü girişimlerine güçlü bir biçimde direniyor.

ABD’nin muhalifleri açıkça desteklemesinden bezmiş olan Cumhurbaşkanı Morales, Kosova ve Bosna’nın ayrılmasındaki maddi ve politik desteğiyle tanınan büyükelçiyi geri çevirdi. Venezüella Cumhurbaşkanı Chavez de, hükümetin görevden alınması veya Morales’in yaşamını tehdit eden bir suikast söz konusu olması halinde direk müdahale edeceğini açıklayarak, aynı şeyi yaptı. Morales, Cochabamba’da biraraya gelen binlerce taraftarının önünde, «değişiklikleri savunmak için», «eğer yenemezsek, vatan ve Bolivya halkı için ölmemiz gerekir» diyerek, Bolivya halkını harekete geçmeye çağırdı.

Latin Amerika’nın bu en yoksul ülkesinin halkının yüzde 40’ını kırsal kesimde yaşıyor. Nüfusun yüzde 7’sini oluşturan büyük toprak sahipleri, işlenebilir, en iyi toprakların yüzde 87’sini ellerinde tutuyor. Bu tarımsal oligarşi, bütün yetkisini kullanabildiği ve çok güçlü olduğu ülkenin doğusunda yoğunlaşıyor. Hükümete karşı başkaldırıları bu oligarşi örgütlüyor. Ülkenin zengin petrol ve gaz rezervleri de bu bölgede. Halkın çoğunluğunu Kızılderililer oluşturuyor ve Kızılderili oldukları için küçümseniyorlar. Zengin beyazların ırkçılıkları Morales’in Kızılderili olması kadar gösterişli ve göz alıcı.

Bölgedeki birçok ülke gibi Bolivya da, ordu aracılığıyla iktidarı denetleyen Amerikan emperyalizminin direk baskısı altında. Onlarca yıl boyunca, birbirini izleyen askeri diktatörlüklere maruz kaldıysa da, yoksul Bolivya halkı, işçi sınıfı ve köylüler, son 60 yıl boyunca sıkça mücadeleci olduklarını kanıtladı.

Morales, büyük sanayi ve ticari grupların varlıklarını kamulaştırmadı, kendisini ılımlı ve uzlaşmacı gösterdi ancak kendine oy veren halkın nezdinde yükümlülük üstlendiği konulara, en azından bunların belirli bir bölümünü uygulamaya çalıştı. İşte oligarşi ve emperyalizm bu konuda onu affetmiyor.

Hükümet, enerji zenginliklerinin işletilmesinde, onları gerçekten devletleştirmeden anlaştı. Bolivya devletinin geliri 2005’deki 300 milyon dolardan, 2007’de 1.6 milyar dolara yükseldi. Halkı yağmalayan ve ayaklanmalara neden olan Fransız Suez-Lyonnaise des Eaux grubunun kontratını iptal etti. 16 milyon hektar toprağı dağıtmayı öngören bir toprak reformu tasarlıyor. Bir çeşit asgari yaşlılık yardımı ve en yoksul tabakalar için sağlık yardımından yararlanma hakkı yarattı. Kübalı eğitimcilerden yararlanarak, okuma yazmada kıtanın en geride kalanlarından biri olan ülkede, okuma yazma seferberliği programına başladı.

Morales’e karşı itirazların «ekonomiyi tehlikeye sokacağı» bahanesiyle, açıklanan toprak reformuna karşı yürütülmesi sembolik ve anlamlı. Onların gözünde, en yoksullara verilecek az bir emeklilik parası bile «israf ve savurganlık.»

Ekonomik oligarşi bu reformların resmileşmesini engellemek için aylar boyunca Millet Meclisi’nde oyalama ve engelleme taktiği uyguladıktan sonra, özerklik, hatta en zengin bölgelerin «özgürlük» adına bölünüp ayrılması isteğini ön plana çıkardı. Özerklik isteyen bölgelerdeki sağın ve mülk sahiplerinin yöneticileri, diğer bölgelerin «yoksulları için ödeme yapmak istemiyor», bölgelerinde üretilen zenginlikleri kendilerine saklamayı istiyorlar. Bütün bunlara, bir dolu ırkçı, Kızılderili karşıtı açıklamalar ve provakasyon seli ve ülkenin tarihi başkenti olan Sucre’ye Kızılderililerin girmesinin yasaklanması gibi sömürgecilikten kalan eski bir uygulamanın yeniden ortaya çıkması da eşlik ediyor.

Hükümet yanlısı halk hareketi, bu ana kadar barışçı olan ve bölücü milislere karşı çıkan ordunun bu davranışında etkili olsa gerek. Ve bu durum aynı zamanda, neden muhalefetin hükümetle anlaşmaya girdiğini açıklıyor.

Buna rağmen sağ henüz teslim olmuş değil ve hiç kimse ordunun hükümeti desteklemeye devam edeceğini, veya geçmişte olduğu gibi «sivil barışı yeniden kurmak» adına diktatörlüğünü dayatmayacağını söyleyemez. Morales’in kararlılığında ne kadar ısrar edeceği de söylenemez.

Mülk sahipleri ve emperyalizm iktidarda oldukları sürece «en ılımlı, zararsız reformlara» sadece ekonomik, en mütevazı olsa bile ilerlemeye, zenginlik paylaşımına karşı olup muhalefet edeceklerini kanıtlıyor. Bolivyalı kitleler, yürürlükte olan anlaşmaların sonunda ortaya çıkacaklar ne olursa olsun, en sınırlı taleplerini dayatmak için bile, her şeyden önce kendi öz güçlerine dayanmalıdır. LO (19.09.2008)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 124 - 3 Ekim 2008  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?