Sinif Mucadelesi

“İleri demokrasiden” OHAL’e teğet!

Cuma 2 Eylül 2016

OHAL’den bu yana 90 bini aşkın kamu çalışanı, işten atıldı ya da geçici olarak görevinden uzaklaştırıldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde 17 bin memur görevden alınmıştı. Bugünkü memur sayısı iki katından fazla artsa da, yarım darbe tam darbeyi geçti.

Aslında tüm yönleriyle bugünkü OHAL, hem geçmiştekileri hem de sıkıyönetim döneminden daha büyük kısıtlamalar ve hak kayıpları getirdi. Bunun da ötesinde bir gazetecinin yazdığı gibi güya “demokratik” Türkiye’de, 65 yaşında bir insan ömrünün 27 yıl 9 ayını OHAL ya da sıkıyönetimde geçirdi.

Bugünkü OHAL’in en temel farkı, bir bakanın açıkladığı gibi toplamda 1 milyar dolar tutarındaki şirketlere el konması, haraç mezat satılığa çıkarılması. Buralarda çalışan işçilerin, emekçilerin, bu şirketlere iş yapan daha küçüklerde çalışanların durumu gündeme bile gelmiyor.

Sadece özel sermayeye el konmadı, dev kamu kurumları kapatıldı; üniversiteler, sendikalar, binlerce dernek, vakıf, madya kurumu da yok oldu. Bazı insanlar, işlerini korumak için diğerlerinin geçmişini ortaya döküyor!

En çok etkilenen devlet kurumları; ordu ve hukuk sisteminin tamamı. Yargıçların beşte biri, 2.131 hakim ve savcı tutuklu, poliste sayı daha kabarık. Rize’de tüm hakim ve savcılar görevden alındı, çoğu hapiste. Erdoğan, siyasilerin, patronların, bürokratların, hacı hocanın, mafyanın, nasıl emirle, rüşvetle mahkeme kararı çıkardıklarını çok iyi bildiğinden, hiç birine güvenemedi.

Hapishanelerde yer olmadığı için 42 bin mahküm için erken şartlı tahliye yasası çıkarıldı. Geçen yıl bu aylarda AKP’lilerin dilinden düşmeyen “bizi kıskanıyorlar”, ya da önceki yılki “ileri demokrasi getireceğiz” lafları şimdi ne kadar uzak.

Erdoğan “ustalık” dönemi için tüm siyasi iktidarı elinde toplamıştı, hatta ekonomik rant dağıtmayı da. Davutoğlu’nu emirlerine tam uymuyor diye göndermedi mi? Bu nedenle bugünkü gerilemenin, hak kayıplarının tüm sorumlusu en başta kendisidir. Mazlumu oynamaya hiç hakkı yok!

Türkiye tarihinde baskı dönemlerinin çoğunluğu, sağ hükümetler döneminde. 15-16 Haziran mücadelesinden sonra Demirel hükümeti, 4 ay süreyle sıkıyönetim ilan etmişti. 12 Eylül darbesinden sonra iktidara sağ partiler geldi, darbe yasalarını uyguladı. Sivil döneme geçildiğinde, fazla uzun sürmedi, Özal’ın başbakanlığında ANAP hükümeti, 1987’de OHAL ilan etti. 13 ilde başlayıp zamanla daraltılarak 2002’ye kadar 15 yıl sürdü ve askeri çatışmaların dışında, çoğu Kürt 5 bin insan öldürüldü.

Bu OHAL’in kaldırılması, DSP döneminde gündeme geldi AKP uyguladı. Bununla da yıllarca övündüler. 14 yıl sonra bu sefer tüm Türkiye’ye OHAL getirdiler.

OHAL esas olarak, siyasilerin elini serbest bırakıyor. Onlar da, zaten çok sınırlı olan hesap verme kaygısı taşımadan önemli gerilemeler yaptılar. İşe girişte, iş güvencesinde, kanunlardan yararlanmada, kısıtlamalar oldu. Hatta tüm askeri darbe dönemlerinde, Türkiye’den Şili’ye kadar her yerde ve her zaman yapıldığı gibi zorunlu “kesinti” de unutulmadı. 1980’de Özal’ın reklamıyla “zorunlu tasarruf, sonra Nema” dendi, şimdi “BES” deniyor.

İşte kapitalist düzenin “demokrasisi”, sadece sınırlı bazı kesimler için eğer kabul ederseniz en iyi ihtimalle, sadece on yıl kadar sürdü. Bu süre işçi sınıfı için hiç geçerli değil. Kürt halkı, kadınlar için de. (31.08.2016)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 219 - 2 Eylül 2016  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?