OHAL fırsatçılığına izin vermeyelim!
Maliye ve ekonomiden sorumlu bakanlar, OHAL için irili ufaklı patronlara, uluslararası tekellere güvence veriyor, patronlara yeni kıyaklar tanıyor oysa esas etkilenen, darbeyi önleyen emekçiler.
OHAL, sadece hükümete değil, valilere de serbestçe karar alma yetkisi veriyor. Tıpkı her patronun fabrikasını istediği şekilde yönetmesi gibi.
Valiler; kişilerin dolaşmasını ve toplanmasını, araçların seyrini; her türlü yayının basılmasını, bölgeye sokulmasını; ses ve görüntü yayımı; kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini; kapalı ve açık toplantı ve gösteriyi yasaklamak, dağıtmak; işçi çıkartmayı işverenin de durumunu dikkate alarak izne bağlamak veya ertelemek; dernek faaliyetlerini durdurmak yetkisine sahip oldu.
Vali, işçilerle görüşmeye gelen sendikacının şehre girişini yasaklayabilir. Patrondan avanta bekleyen kaymakam ve vali çok!Kağıt üstünde grev yasak değil ama işçinin greve çıkmak için toplanması yasak!
OHAL’in ilk günü, Avcılar Belediyesi’nden kadro için çadır kuran taşeron işçilerin çadırı söküldü, gelmeleri yasaklandı. Benzer şekilde, Ankara valisi, ODTÜ’de üniversite içinde toplantı yapan 50 öğrenciyi soruşturmaya aldı. Eğer, milletin iradesi sürecekse, bu iki yüzlü duruma göz yumamak gerekli. Her akşam on binlerce işçi, emekçi, esnaf darbeye karşı toplanıyor, yürüyor, bir avuç işçinin toplanması niye sorun olsun!
OHAL ile Gülencilerin hızla uzaklaştırılması ve geri dönmemeleri için devlet memurlarının kanunun bazı maddeleri, geçersiz ilan edildi. Ancak getirelen yeni kurallar, taşeron işçilerinin kadroya alınması için çıkarılan “özel sözleşmeli çalışan” statüsünden de geri.
Örneğin öğretmenler, KPSS puanı yanı sıra sözlü mülakata göre atanacak, 4 yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra aynı yerde kadrolu olacak ve 2 yıl daha çalışacak. Üstelik, 3 bin civarında öğretmen açığa alınmışken 40 bini aşkın öğretmenin bu şeklide alınacak olması, niyetin aslında memurların haklarını geriletmek olduğunu gösteriyor.
Demokrasinin yeni şampiyonu, Erdoğan’ın yeni dayanağı CHP ise, sadece orduda ve bürokrasideki değişikliklerden şikayetçi: “Üç-dört kişi oturmuş .., devleti yeniden yapılandırmaya kalkışıyor,... bu fırsatçılığa girer” dendi. Aslında derdi, boşalan üst düzey koltuklara çevresinden yer bulmak.
Patronlardan sonra, şimdi de bürokratların keyfine terk edilen işçiler, darbeye karşı yaptıkları gibi kendi işlerini kendileri yapmalı, kimin sözünün geçeceğini göstermeli. (04.08.16)
