Sinif Mucadelesi

Mart ayı, dert ayı!

Cumartesi 2 Nisan 2016

Mart ayı her şeyden önce yoksul köylünün en korktuğu aydır. Eski deyimler, sözler, “köylü milletin efendisidir” denen cumhuriyetimizde hala güncel. Çünkü kış için yiyeceğini saklayan köylünün, stoğu biter, açlık korkusu başlar. Don olur, yeni ürün için umutları kırılır.

Mart, şehirliler için de dert ayı. 1970 muhtırası, Halepçe katliamı, Gazi katliamı hep bu ay içinde oldu. 1937’deki Dersim katliamı da 21 Martta başlamıştı.

1960 yılında, dönemin rütbelileri olan Cemal Gürsel ile Alpaslan Türkeş önderliğinde yapılan askeri darbede, Demokrat Partili başbakan Adnan Menderes ve bazı bakanları tutuklandı, meclis kapatıldı. O zamanki adıyla askeri “cunta” yönetime el koydu.

1961 Anayasasının yürürlüğe girmesiyle askeri yönetim sona erdi. O yıllarda montaj sanayi büyük gelişme gösteriyordu. İşçilerin büyük fabrikalarda ve fabrikaların etrafında kurulan işçi mahallelerinde bir arada çalışması, yaşaması, örgütlülüğü de beraberinde getirdi. Sendikal ve siyasi örgütler kalabalıklaştı, güçlendi. Sol ve devrimci fikirler; öğrenciler, işçiler ve aydınlar arasında yaygınlaştı.

Bu gelişmeye son veren 12 Mart muhtırası ile askerlerin yeniden yönetime el koyması oldu. Darbenin esas amacı, sendikalarda ve siyasi gruplarda örgütlenmiş ve bundan da güç alarak hak isteyen işçi sınıfını susturmaktı.

Askeri derbe döneminde onlarca genç işçi ve öğrenci, asker ve polis tarafından öldürüldü.

Bunlardan biri de 16 Mart katliamıdır. İstanbul’da katledilen üniversite öğrencileri, devletin tüm gençlere verdiği gözdağıydı.

Baskı ortamına; toplumsal hakları kısıtlamak amacıyla anayasa başta olmak üzere yasaların değiştirilmesi eşlik ediyordu.

1961 Anayasasının “fazla geniş” olduğu söylenerek, daha tamamı kullanılamadan emekçilerin hakları kısıtlandı, elbette devletin baskı yetkisi arttırıldı.

Tüm tedbirlere rağmen, işçi sınıfını geriletmek, istenilen hizaya çekmek tam olarak mümkün olmadı. Çünkü emekçiler, birlikte olmanın, hak almanın, örgütlenmenin, hakkını savunmanın, ne olduğunu biraz dahi olsa öğrenmişlerdi.

İşçi sınıfını gerileten asıl darbe 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu.

12 Mart 1995 Gazi katliamı ise Gazi mahallesinde iki kahvehanenin kurşunlanarak 3 kişinin öldürülmesiyle başladı. Mahalle halkının bunu protesto etmesini bahane eden polis, asker gözetiminde 9 kişiyi daha katletti.

Devletin derin bir ekonomik ve siyasi kriz içinde bulunduğu bir dönemde uygulanan bu katliam, hak talep etmek isteyecek emekçi ve yoksul kitlelere, kürt ve alevilere gözdağıydı.

Emekçiler, yoksullar ve ezilen haklar, kendi tarihlerine ne kadar geriye gidip bakarlarsa o kadar baskı ve katliam görecektir. Burjuvazinin düzeni, süslü giysiler, sözler, teknolojik aletler kullansa da, bugün bile düzenine itiraz eden kitleleri katletmekten geri durmuyor.

Tüm bu anlatılanlardan mart ayının takvimden kaldırılması sonucu çıkmamalı. Ne yazık ki, işçi sınıfına ve halklara yapılan baskılar, sadece bu ayla ve anlatılanlarla sınırlı değil.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 214 - 2 Nisan 2016  Site yaşamını izle Anma... Anma... Anma...   ?