“Sağlıkta dönüşüm”de son adım!
Sağlıkta dönüşüm programı 2003’te başladı ve devam ediyor. AKP, sermayelerini büyütmeyi amaçlayan gözü dönmüş patronların sağlık sistemini talan etmesini kolaylaştırmayı hedefliyordu. Bu sistem doktorları, bilim insanı, kalifiye emekçiden patronun kârı için emirleri uygulayan basit işçiye çevirdi.
Doktorlar ne kadar hasta bakar, tahlil ister, ameliyat yaparsa, o kadar ücret alıyor. Bu da onları, hastalara gereğinden az zaman ayırmaya, gereksiz işlemler yaptırmaya zorluyor. Sonuçta hasta, kendine önem verilmediğini düşünüyor, değersiz sayıldığını hissediyor. Böylece sağlık sistemi sorgulanmak yerine doktor sorgulanıyor, suçlanıyor, hatta şiddet görüyor. Oysa tüm bu döngünün arkasında, sektördeki patronların çıkarına devlet eliyle yönlendirilen sağlık sistemi var.
Son olarak, sağlık bakanlığının aldığı yeni karara göre, en sık görülen ve en çok para giden akciğer kanseri ilaçlarının devlet tarafından karşılanması için hastanın hiç sigara kullanmamış olması şartı getirildi. Bu tıp açısından kabul edilemez çünkü hastalıkların çoğu yanlış yaşam tarzından kaynaklanıyor. Örneğin şeker hastalığı, yanlış beslenmeden kaynaklanıyor. Böyle düşünüldüğünde hiç bir hastalığın ilacının devlet tarafından ödenmemesi gerekir.
Şeker kullanımı yasaklanmadığı sürece insanlar hastalanmaya devam edecek. Bu da yetmez. İnsan kendi yaşamından sorumludur ama bunun bir sınırı var. Bu durum; “yeterince kazanamıyoruz” diyen işçiye “o zaman daha çok çalış” demek gibi. İnsan sağlığını koruyan bir çevre, çalışma ve yaşam şartları sağlanmadığında, hastayı suçlamak boşuna.
Bu ortamda, birinci basamak sağlık hizmetleri eksik bırakılıyor. Pahalı ilaç ve tedaviler, ilaç şirketlerine daha çok kazandırdığı için tıp öğrencilerine de toplum sağlığı alanında değil, uzmanlığa yönelik eğitim veriliyor. (01.03.16)
