Sinif Mucadelesi

Siyasi çıkarlar için yapılan katliam!

Pazar 7 Şubat 2016

Hükümet ile HDP arasında varılan uzlaşmanın açıklanmasının üzerinden üç ay geçtikten sonra, sokağa çıkma yasaklarıyla başlayan çatışmaların sonuçları, dehşet verici.

Artık sona gelindi denilen, altı ay içinde 7 şehir, 21 ilçede süren çatışmalar, iç savaşa dönüştü: 29 çocuk, 39 kadın ve binden fazla insan öldü. 200 bin kişinin evlerinden göç etmek zorunda kaldığı açıklanıyor.

Suriye savaşı başlangıcında da rakamlar, benzerdi. Hükümetin tavrı da benzer: Başbakan o zaman Şam’da namaz kılacağını söylüyordu, şimdi de Diyarbakır’ın Sur ilçesini, İspanya’da özerk yönetim bölgesinde turistik bir şehir olan Toledo gibi yapacaklarını söylüyor. Cumhurbaşkanı da, yıkılan şehirlerin TOKİ tarafından yeniden inşasından, altyapı ve yeniden iskana açılmasından bahsediyor.

Yaşanan acılar, ölümler ve kalanlara ne olacağı, Kürt halkının talepleri hiç gündemlerinde değil.

Son dönemde AKP içinde savaş siyasetine karşı bazı itirazlar yükselse de asıl belirleyici olan cumhurbaşkanı ve onun da gözü Suriye’deki gelişmelerde. Çünkü çatışmalar, Suriye’deki savaşın bir tür devamı. Suriye’de, ağırlıklı olarak PYD’nin denetimindeki ve Türkiye sınırındaki Kürt bölgesinin güçlenmesi, devletin temel çıkarlarına uygun görünmüyor. Bunun Türkiye’deki Kürtlerin kendilerini daha güçlü hissetmesine, öz yönetim taleplerini arttırmasına, hatta Kürt devletine doğru evrilmesine yönelik güçlü tepkiler var. HDP’nin, PKK’nin izlediği siyaset de bu kaygıları destekler nitelikte.

Türk devleti, Suriye’deki Kürtlere yönelik fazla bir girişimde bulunamıyor. Eskiden, 22 kez, Irak Kürdistan bölgesine, bazısı aylarca süren, binlerce askerin katıldığı askeri oprasyon düzenlenir, milis Kürtler geriletilirdi. Bugün Suriyedeki Kürtler, IŞİD’e karşı Batı ve Rusya ile birlikte mücadele eden bölgedike tek ciddi güç olduğu için Türkiye’nin Kürtlere yönelik askeri güç kullanması engelleniyor. Böyle bir şey, Kürtlerle şimdilik “müttefik” oldukları için açıkça Rusya ve ABD’ye savaş açmak anlamına gelebilir.

Bu nedenle cumhurbaşkanı, daha dolambaşçalı ve zalim bir yol izliyor. Bir yanda Türkiye’deki Kürtler, bebek, yaşlı, hasta demeden katlediliyor. Diğer yandan ise IŞİD’e karşı savaşta öncü rolu kapmaya çalışıyor. Bugüne kadar, hakkında tek kelime edilmeyen IŞİD, artık dillerden düşmeyen islam düşmanı “terör örgütü” oldu. Cumhurbaşkanı, terörle mücadelede 40 yıllık deneyimimiz var, bu işi biz yapalım diyor, ABD’ye. Batıya da Suriye’de mülteciler için şehir inşa etmeyi öneriyor. Böylece Avrupa’dan gelen para ile hem müteahhit patronlarına para kazandıracak hem de mülteci akınının durdurması nedeniyle Batının yeniden gözüne girecek. Tüm bunlar, hem Türkiye’deki hem de Suriye’deki Kürt bölgelerinde elinin serbest kalmasını sağlayabilir. IŞİD’e karşı savaşan, mülteci akınını durduran Türkiye’ye, Kürtleri öldürdü diye bir kuru laftan öte itiraz gelmesini beklemek hayal olur.

Elbette tek belirleyici güç ne Erdoğan, ne ABD ne de Rusya, Kürtler dahil bölgedeki kitlelerin tepkileri de etkilidir. Üstelik, her gücün, hatta küçük çıkar guruplarının da ayrı planları var. Erdoğan’ın planını da tam olarak bilmek mümkün değil. Üstelik her an geçersiz hale gelebilir.

Her şeye rağmen, Ortadoğu’daki her sorunda, hatta Türkiye’deki kriz dönemlerinde bile hep Kürt halkının zulme uğradığı bir gerçek.

Kürt halkanın siyasi temsilcisi olduğunu iddia eden örgütlerin hiç biri, bu zulumden kurtaracak bir siyaset ve mücadele yolu önermedi. (02.02.16)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 212 - 5 Şubat 2016  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?