Sinif Mucadelesi
İngiltere

Ortadoğu’yu bombalamak sadece terörü besliyor

Cumartesi 9 Ocak 2016

İngiltere Başbakanı Cameron, İngiliz Hava Kuvvetleri’nin (RAF) Irak’ta yürüttüğü bombalama harekâtına, Suriye’de genişletme hırsına arka çıkacak, azımsanamayacak sayıda meclis üyesini bir araya getirmeye uğraşıyor. En azından iki ana partinin büyük çoğunluğundan geniş çaplı bir destek almaya çalışmasının sebebi, kararın öngörülemeyecek sonuçları olduğu takdirde tüm suçun meclisteki muhafazakar kesime kalmamasını garantilemek.

Tahmin edileceği üzere, Cameron, utanmadan, 13 kasımda Paris’teki patlamada yaralanan 300, hayatını kaybeden 129 kişinin ardından oluşan tepkiyi fırsat bilerek, yeni bir oylamaya niyetlendiğini açıkladı. Medya ise Cameron’ın bu niyetine çılgın ve telaşlı manşetler atarak, Fransa’da ve Belçika’da yaşanan saldırıların ardından Fransız anti-terör ekiplerinin Paris’in kenar mahallelerinde yaptıkları baskınları gece gündüz yayınlayarak nazikçe yardım etti. Her şey, İngiliz halkının Paris’te yaşanana benzer bir terör saldırısının hedefi olabileceği dehşetini yaşamasını sağlamak için yapıldı.

Zıvanadan çıkmış medya destekli bu kampanyaya dayanan Cameron’ın, Suriye’yi bombalama tartışmasının iki yönü var. Birincisi, Paris saldırıları, İngiltere’de de olabilirdi. “Son 12 ayda, polis ve güvenlik hizmetleri en az 7 olayı engelledi. Hepsi direkt ya da dolaylı olarak IŞİD bağlantılıydı” dedi ancak bu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt sunmadı. İkinci olarak, “İngiltere’nin kendi güvenliğini, diğer ülkelerin taşeronluğuna bırakması yanlıştır” dedi. İngiltere’nin Suriye’de bombaladığı alanları genişletmesindeki amaç “IŞİD’i, koalisyon güçlerinin askeri desteğini de alarak geriletmek ve sonuçta tam anlamıyla yenilgiye uğratmak” ve “tüm ülkeye (Suriye’den söz ediyor) barış ve istikrar sağlamak.” Hava saldırılarının devamı yönünde oy vermeleri için meclis üyelerine dağıtılan 36 sayfalık bildirinin ana fikri işte bu. Bu fikirler, meclis üyelerini -ki Ortadoğu’da böyle bir askeri maceraya karşı çıkanlar arasında Cameron’ın kendi partisinin üyeleri de var- ne kadarı ikna edecek, göreceğiz.

ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nin sözde “iyi niyetli girişimi”; İran, Suudi Arabistan, Türkiye ve Çin’in katılımıyla gerçekleştirilen Viyana Konferansı sürecinde, uzak bir ihtimal de olsa herhangi bir politik uzlaşma halinde Cameron, kendi devletinin ordusu, koalisyon güçlerinde yer almadığı için hükümetinin gözden düşmesinden ve pazarlıkta söz hakkı sahibi olmamasından korkuyor. İngiliz şirketlerinin savaş sonrası Ortadoğu’daki yeniden paylaşımdan yararlanma şansları azalacak. Bu durumda İngiliz bankaları, ABD ve Avrupa Birliği’nden rakip bankalarla nasıl rekabet edecek? Bu, Cameron’ın, Suriye’deki savaşa girmek istemesinin arkasındaki en büyük sebeplerden biri.

Geçtiğimiz kasımda, İngiltere Maliye Bakanı George Osborne’un gazetelerde “sürpriz açıklama” başlığıyla, Güvenlik Teftişi’nde ordu siparişlerinin mali detaylarıyla açıkladı. Yani, Bay “idareci” George Osborne, birdenbire orduya ileri teknoloji silah sipariş etmek için ayırması gereken bir sürü para olduğunu halka açıkladı. Neden? Çünkü süren bir savaş var. Hangi savaş mı? “Terörle savaş” elbette! Bu da ordunun hiçbir harcamasının kısıtlanmaması hatta fahiş fiyatlara ölüm makineleri satın alınması demek!

IŞİD de, Afganistan’daki Taliban da, Libya’da çatışan binlerce militan da, durduk yere ortaya çıkmadı. Bütün bu teröristler, diğerleriyle birlikte, ABD’nin 11 Eylül saldırısından sonra İngiltere’nin desteğiyle yürüttüğü “terörle savaş” planlarının birer ürünü.

Bize göre; hangi biçimde ya da mazerette olursa olsun, Paris teröristlerinin başvurduğu yöntemlere, onlara karşı savaşmak için dahi olsa başvuran herkes işçi sınıfının düşmanı. Bu sebepten, işçi sınıfı, Cameron’un askeri harekatına “IŞİD’ten kurtulmak” bahanesi altında kesinlikle destek vermemeli. IŞİD’in terörist yöntemlerine, Suriye ve Irak’ı bombalayarak yanıt vermek yeterince acı çekmiş ülkelerin halklarına karşı suç işlemekten, yine terörizmden başka bir şey değil. Irak ve Suriye’deki savaş alanlarından Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmış çaresiz yüz binlerin yaşadıklarının, dayanma sınırlarının ötesine geçtiğini görmek gerek. İhtiyaçları olan son şey, daha fazla ölüm ve yıkım getiren bombalar!

Ortadoğu’daki dengesizliği sürdüren, kapitalist düzenin kendisi ve yarattığı; yoksulluk, adaletsizlik, şiddet. Zıvanadan çıkmış kapitalizmin yarattığı bu dehşete karşı kimse bağışık olmayacak. Herkesin ihtiyacına göre tasarlanmış yeni bir sosyal düzenle altüst edilene dek! WF(12.15)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 211 - 1 Ocak 2016  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?