Sinif Mucadelesi
Yunanistan

Kitlelerin boğazına sarılan mali çevreler ve ülkeyi boğan borç

Perşembe 9 Temmuz 2015

Avrupa Birliği’nin, AMB’nın (Avrupa Birliği Merkez Bankası) ve IMF’nin Yunanistan ile en sonunda analaşıp anlaşmayacakla­rını, tarafların gerçek tavırlarını bilemiyoruz.

Ancak şu kesin; Yunan hükumeti ve de Avrupa Birliği yöneticileri, ne hükumetinin ifla­sını ne Yunanistan’ın avro bölge­sinden çıkmasını istiyor.

Böyle bir şeyin Yunan kit­lelerine ödeteceği bedel; fiyatların aniden tırmanması, kıtlığın ve üretim düşüşünün getirecekleri, Avrupa Birliği yöneticilerini hiç endişelendirmiyor. Son 5 yıl boyunca Yunanistan’a karşı dayat­tıkları siyaset, bunu açıkça gös­terdi: Yunanistan’da işsizliğin pat­laması ve hayat seviyesinde çöküş umurunda değil.

Esas sorunları; bu durumun avro bölgesinde yaratacağı belir­sizliğin, yeni mali istikrarsızlığa yol açmayacağı ve sonuçta da avronun tehlikeye girmeyeceğinin garantisini kimse verememesi.

Avrupa Birliği yöneticileri, Yunanistan’a yaptıkları dayatma­lara “müzakere” diyor. Sanki iki eşit taraf arasında yapılan görüşme oluyor! Son yardım dilimini ver­meme, Çipras’a karşı bir tehdit değil de nedir! Çipras IMF’ye 1.6 milyar avro borç ödemek zorunda.

O kadar iğrençler ki, en sonunda esas suçlu Çipras oluyor, çünkü “uzlaşmaz” tavır alan o imiş! Esas sorumsuzca davranan kim? Bir halkı açlığa mahkum etmek isteyenler mi, yoksa buna karşı çıkanlar mı?

Yunanistan’da 2008’den beri ücretler, emeklilik aylıkları, sosyal haklar %20, 30, 40 sevide geriledi. İşsizlikte öyle bir patlama yaşandı ki her iki gençten biri işsiz. Ülke ekonomik açıdan neredeyse 50 yıl geriye gitti.

Bütün bunlar niçin yaşandı? Ne emekçilerin, ne köy­lülerin ne de emeklilerin almadığı borcun faizini ödemek için. Borç öyle bir seviyeye ulaştı ki sadece faizi, devasa miktarda ve kitleler çok büyük bedeller ödüyor.

Yunan hükumetinin 22 haziranda Eurogroup’a verdiği son öneri, alacaklılar tarafından olumlu ama yetersiz bulundu!

Verilen öneriler; Çipras’ın başa geldiğinde ifade ettiği hedef­lere göre çok önemli geri adımları içeriyor. Yunan hükumeti, Eurog­roup tarafından dayatılan tasarruf kalemlerinden biri olan askeri har­camalarda 200 milyonluk kısıntı hedefliyor ve de televizyon kanal­larının lisans haklarını satarak, reklamlara vergi koyarak gelir elde etmeyi hedefliyor. Ek olarak da 500 bin avro ve üzerinde kâr eden şirketlere bir dayanışma vergisi alınmasından söz ediliyor.

Çipras hükumeti, diğer yandan, KDV’de yeni düzenleme öngörüyor. Alacaklılar, 2 farklı oranda KDV ve elektriğe %23 KDV uygulanmasını dayatıyor. Hükumet ise üç farklı oranda, %6 ile 23 arasındakilerin uygulanma­sını kabul ediyor ama elektriğe daha yüksek KDV uygulanmasını kabul etmiyor.

Çipras hükumeti, en düşük KDV oranının artık sadece ilaç ve kitapla sınırlandırılmasını kabul ediyor. Su, gaz ve elektrik gibi temel ihtiyaç maddelerine artık %13 KDV uygulanacak. Lokanta­larda uygulanan %13 KDV %23’e çıkarılacak. Nakliye girdileri nedeniyle KDV’nin düşük olduğu ama fiyatların daha yüksek olduğu adalarda da yüksek KDV uygula­nacak.

Emeklilere gelince; emekli aylıklarında kısıtlama yapılacak ve de emekli olma yaşı uzatılacak. 2016 ile 2025 yılları arasında kademeli olarak uzatılacak. Ala­caklılar ise bunların hemen uygu­lanmasını istiyor.

Avrupa Birliği hükumetleri ve onların emirlerinde hareket eden medya tarafından yaratılan gerginlik ortamında yoğun, tehtitkar ve acil toplantılar var. Onlara göre tüm bunlar, Avrupa’da istikrarı korumak ve de Yunanis­tan’ın kargaşaya sürüklenmesini engellemek için! Örneğin Fransa’nın eski maliye bakanı Moscovici, Avrupa finans çevre­sinin çıkarlarını korumak için yoğun çaba harcıyor ama tüm bun­ların “Yunanistan’a kemer sıkma siyasetinin dayatılmasıyla hiçbir ilgisi olmadığına” vurgu yapıyor.

Bu hem iğrenç hem de gülünç. İğrenç, çünkü son 5 yıl içerisinde bankacıların emrindeki siyasetçiler, ülke üretiminin dörtte bir oranında gerilemesine ve de kitlelerin açlığa sürüklenmesine katkıda bulundular. Çülünç, çünkü önlemleri dayatanlar, çoğunun uygulanamayacağını biliyor. Örneğin işsizliğin %27’ye çıktığı ve sigortasız çalışanların gittikçe arttığı bir ülkede ücretlerden kesintinin artmasının mümkün olmadığı biliniyor.

Avrupa Birliği yöneticile­rinin, IMF’nin ve AMB’nın bu kadar ısrarcı olmaları, siyasi nedenlerden: Onlar, gerek Yuna­nistan’da gerek başka bir ülkede kitlelerin, kapitalistlere karşı boyun eğmemesinin bedelinin çok ağır olduğunun, kapitalist düzenin normal şartlarda, sömürü ve kriz durumlarında kitleleri ezme hak­kına sahip olduğunun altını çizmek istiyor. İşte böyle bir düzeni silip süpürmek çok acil bir ihtiyaç. LO (27.06.15)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2015  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 205 - 3 Temmuz 2015  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?