Sinif Mucadelesi
ABD

Irkçılık sömürü düzeninin bir ürünü

Perşembe 9 Temmuz 2015

17 haziranda “beyaz ırk üstünlüğünü” savunan bir kişi, Güney Carolina’in Charleston kentinde bir kilisedeki 9 siyahiyi katletti. Bu kilise 19’uncu yüzyılın başında, siyahilerin köleliğe karşı yürüttükleri isyanın merkezlerinden biri idi.

Obama bu konuyla ilgili yaptığı ilk açıklamada temel olarak ülkede silahların yeteri kadar denetim altında olmadığına vurgu yaptı ancak ABD toplum ve devlet kurumlarında hakim olan ırkçılığa vurgu yapmadı. Sonra bu konuya değinmeye mecbur kalınca, ırkçılıktan söz etti ama sadece soyut laflarla sınırlı kalıp silahsız siyahilerin, beyaz polisler tarafından öldürülmesinin kötü bir şey olduğunu ve hoşgörü gerekliliğine vurgu yaptı.

Farklı renklerine rağmen ulusal birlik gereklidir, iyi niyetli insanlar arasında barışçı bir şekilde yaşamalıyız gibi söylemler, ırkçılar tarafından öldürülenlerin yakınlarının katilleri affetmesi, ne geçmişte ne de bugün, siyahileri linç eden, öldüren Klu Klux Klun katillerini etkisiz hale getirmedi. ABD’de ırkçılığı ve onun getirdiği baskıları gerileten dönemler, 1960’lı yıllarda olduğu gibi siyahilerin kararlı bir şekilde, bazen şiddet de uygulayarak, mücadeleler yürüttükleri dönemdi. En azından belirli bir süre bile olsa, aktif veya potansiyel tehlike olan beyaz ırkçılara geri adım attıran ve onları susturan, siyahilerin kitlesel olarak, en kararlı olanların silahlanarak, yürüttükleri mücadeleydi.

Bir siyahi siyasetçinin ABD başkanı seçilmesiyle otomatik olarak ırkçılığın gerileceğine inananlar, büyük hayallere kapılmıştı. Aslında Obama, 2008 ve 2012’de, her iki defasında da Beyaz Saraya başkan seçilebilmek için kendi de siyahi olmasından dolayı, otomatik olarak siyahi oyları alacağını ve onların sorunlarını gündeme getirmeye bile gerek kalmayacağını zannetti. İşte bu nedenle de devlet aygıtı içerisindeki ırkçı davranışlara karşı mücadele etme zahmetine bile katlanmadı. Üstelik Obama, böyle bir şeyin, gericiler saflarından kendisine oy kaybettirebileceğini görüyordu.

Irkçılık, ABD’de asırlarca süren kölecilikten, baskıcı iktidarlardan ve de burjuvazinin sınıf hakimiyetinin etkisi olarak işçi sınıfını sömüren düzenine dayanmanın sonucu olarak ortaya çıkan kötü etkilerden ve işçi sınıfını bölme siyasetlerinden beslendi. Devlet aygıtı, bu ırkçılıktan o kadar derin etkilendi ki bir siyasetçinin, bu kişi başkan bile olsa, güzel sözleri dahi hiçbir etki yapmıyor.

Aslında toplumun bir kesimi, ırkçı fikirlerle o kadar çok şartlandı ki polis ve adalet aygıtları içerisindekiler, bundan güç ve cesaret alıp siyahi gençlerin tümünü suçlu olarak görüyor ve onlara hep baskıcı yöntemler uyguluyor. Bunun sonucu olarak da, siyahi gençlerin üçte birine yakını hayatında en az bir defa ceza evine düşüyor.

Yoksulluk, siyahi ailelerde daha çok yaygın olduğu için gerici çevreler onları hep “sadaka ile geçinenler” olarak görüyor.

Charleston’daki cinayetler, ABD’de bazı kurumların ve çevrelerin eski köleci düzenin hatıraları ile yaşadıklarını ve bunları devam ettirmek istediklerini gösteriyor. Örneğin bugün hala daha Mississippi eyaletinin bayrağında, 1861 ile 1865 yılları arasında güneydeki siyahilerin köleliğine dayalı düzeni sürdürebilmek için yaşanan iç savaş bayrağının amblemi var. 17 haziran cinayetlerinin işlenmiş olduğu Güney Carolina eyaletinde ise hükumet binasında asılı olan bayrağın, eski kölelik döneminin simgelerini taşıdığı ortaya çıktı. Eyaletin valisi ise bunun iyi bir şey olamadığını şimdi fark etti!

ABD’de ırkçılığa gerçekten son vermek için hüküm sürmekte olan Amerikan burjuvazisinin iktidarına son vermek, baskı ve de sömürü düzenini yok etmek gerekir. LO (27.06.2015)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2015  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 205 - 3 Temmuz 2015  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?