Sinif Mucadelesi

Kapitalist Avrupa göçenleri ölüme mahkum ediyor

Perşembe 14 Mayıs 2015

19 Nisan Pazar günü Libya açıkla­rında kaç çocuk, kadın, erkek gemilerin batması sonucu öldü? Canlarını kurtarabilenlere göre 700, 800, 900 kişi öldü. Gerçek rakamı belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama bu felaket, diğerlerinin ardından geldi.

Bu feci ölümler, ne zaman son bulacak? Avrupa Birliği’nin parmağını kıpırdatmaya lütfetmesi için ne kadar daha Suriyeli, Eritreli, Sudanlı, Somalilinin, Avrupa’nın giriş kapılarında ölmesi gerekiyor?

Son aylarda çok sayıda göçmenin Libya sahillerine akın ettiği ve de insan kaçakçılığı yapanların arttığı biliniyordu. Bu durum karşısında Avrupa Birliği ne yaptı? Avrupu Birliği, İtalya’nın oluşturduğu ve geçerli bir yöntem olduğunu pratikte 150 bin göçmeni kurtararak kanıtladığı uygulamaların finansmanını karşı­lamaya karşı çıktı.

Avrupa Birliği yöneticileri, denizde devriye gezen cankurtaran gemi sayısını ve olanaklarını azal­tarak, denizi kaçak geçmeye çalı­şanları ölüme sürüklemeyi tercih etti. Bu, ölüm tehlikesinde olan insanların yardımına gitmeyi red­detmektir. Bu iğrençliğe ek olarak, insanlar öldükten sonra o bölgeye 18 kurtarma gemisi ve 2 tane de helikopter gönderildi.

Avrupa Birliği yöneticileri, döktükleri timsah gözyaşı kurur kurumaz, göçmenlere karşı aldıkları canice kararları daha da artıracak. Çünkü Avrupu Birliği yöneticilerinin iş birliği yapma “siyasetlerini” geliştirmek istemeleri, göçmenlerin hayatlarını kurtarmak için değil, onları daha etkili bir şekilde uzaklaştırmak için!

Avrupa Birliği yöneticile­rinin şu anki sorunu, daha önce Kaddafi’nin yaptığı gibi Libya sahillerini sıkı denetim altında tutabilecek yeni birisini bulmak. Yani bu göçmen kadın ve erkeklerin can güvenliği onların hiç de umurunda değil.

Göçmek isteyen insanların büyük bir çoğunluğu yasal ve güvenli yollardan mülteci olmak istiyor. Ama mecburen kendilerini av konumunda, vicdansız insan kaçakçılarının ellerine düşmüş durumda buluyorlar. Hollande ve onun gibi diğer Avrupa Birliği yöneticileri, insan kaçakçılarını teşhir ediyorlar ama göçmenlerin her geçen gün daha da büyük tehlikelere atlayarak yola düşmelerine sebep olan da yine onlar.

2011’den beri süren savaş yüzünden 4 milyon Suriyeli ülke­lerini terk etmek zorunda kaldı: Geçen yıl Fransa sadece 3 bin göçmen kabul etti; göçmenlerin büyük çoğunluğu Türkiye ve Lüb­nan’a sığındı. Yani ülkelerinden kaçmak zorunda olan diğer insanlar gibi komşu ülkelere sığındı.

Tüm bu göçmenlerin çok az sayıdaki kısmı, kalkınmış Avrupa ülkelerine göç etmeye çalışıyor. Ama bu bile Ulusal Cephe (Fransa) demagoglarının “göçmenler bir bomba gibidir” gibi yaygaralar koparmasında engel değil. Çocukların, kadın ve erkeklerin boğularak öldüğü bir ortamda bu gibi yaygaralar koparmak gerçekten isyan ettirici ve iğrenç.

Avrupa Birliği yöneticileri ellerinden gelen her şeyi yapıp yoksul halkları uzakta tutmak istiyor. Ama onların hizmet ettiği düzen yoksullukları, savaşları ve baskıları müthiş bir şekilde artırıyor.

Bu yöneticiler durmadan, “demokrasi”, “barış”, “kalkınma” kelimelerini geveliyorlar. Ama onlar, Afrika’ya zenginlikle­rini sürekli talan etme dışında ne götürdüler? Örneğin Fransa, Afrika ve Ortadoğu’ya onlarca defa askeri müdahalede bulundu ve bunun sonucunda, bir sürü diktatörü başa getirip muazzam yıkımlara yol açtı.

Emperyalist güçlerin son olarak Irak, Suriye ve Libya’da yaptıkları askeri müdahale ve manevralar, bu ülkelerin param parça olup silahlı milislerin dene­timi altına geçmesine yaradı.

Halkları feci yoksulluklara mahkum etmek, onları sömürülen kitlelere dönüştürüp böyle kalma­larını sağlamak burjuvazinin yok­sullara karşı hep uyguladığı bir yöntem. İşte bu gerçekliğin diğer bir iğrenç yüzü ise zengin devletlerin göçmenlere karşı verdiği mücadele.

Fransa’da da sömürülenlerin sorunu, kendilerini daha yoksul olanlardan korumak değil, zenginlere karşı, yani kapi­talistlere karşı savunmak. Top­lumdaki bu devasa eşitsizlik ve adaletsizlikler, kapitalistlerin ikti­darından kaynaklanır.

En az bir yüzyıldan beri dünyadaki üretim imkanları bütün insanlığın, biri birlerine karşı hiçbir savaş veya çatışmaya girmeden, ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayabi­lecek aşamaya gelmiştir.

Örneğin Avrupa’da muazzam miktarlarda zenginlik birikti. Ama bunlar küçücük bir azınlığın ceplerinde birikip zen­ginlerin kaprislerini yerine getirmek veya spekülasyonlar için kullanılıp, çoğunluğun temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmıyor.

Asalak bir sınıf olan bur­juvazi iktidarda olduğu müddetçe, bu düzen herkese insanca bir yaşam olanağı sunmayacak. Yaşadığımız bu barbarlığa son vermek için azınlığı teşkil eden kapitalistlerin ellerinde üretim araçlarını koparıp almalı ve onları kendi öz denetimlerine tabi kılmalı. LO (20.04.2015)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2015  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 203 - 2 Mayıs 2015  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?