Sinif Mucadelesi
Ne bol keseden nutuklar ne de kanunlar

Patronların kâr düzeni işçi öldürmeye devam ediyor!

Pazartesi 17 Kasım 2014

Ermenek’te 18 maden işçisi, indikleri madene dolan tonlarca suda boğularak can verdi. Madenciler, göçük altında, grizu patlamasında, kömür yangınında ve şimdi de su taşkınında can vermeye devam ediyor. Madenlerde bu gibi olayların olacağı ve bu konuda ne tür önlemlerin alınacağı, ne tür düzenlemelerin yapılacağı, madenin çevresinin doğal özellikleri biliniyor. Her şey biliniyor, kağıt üstünde var ama sadece kârın düşmemesi için uygulanmadığından madencilerin ölmesi isyan ettirici.

İlk andan bilindiği halde günlerce gizlendiği gibi Ermenek’li maden işçileri, “bir avuç kömür için” can vermedi. Patronlarının kâra doymazlığı yüzünden iş cinayetinde öldüler.

“Soma yasası” olarak bilinen ve güya işçilerin yararına çıkarılan yasa, daha uygulanmadan işçileri vurmaya başladı. İşçi ücretlerini asgari ücretin iki katına çıkaran, yeraltında çalışma süresini günlük 6 saate indiren ve madencilere biraz daha erken emeklilik getiren haklar, Ocak ayında uygulanmaya başlamadan patronların elinde işçiye karşı adeta bir silaha dönüştü.

Ermenekli patron Biberoğlu da bunu yaptı. Diğerleri gibi az işçiyle çok iş yaparak, işçinin servisinden, yemek saatinden çalarak, cebinden çıkacak küçük bir fazlayı, şimdiden, güya işçi için çıkartılan yasayı kendi çıkarına bahane ederek, işçinin sırtından çıkarmaya başladı.

Şimdi sözde uzmanlar, “Soma yasasının” patronları zor durumda bıraktığını söyleyerek, madencilere verilen hakların daha kullanılmadan geri alınmasını gündeme getiriyorlar. Söylenenler doğru değil. Madencilik sektörü, Türkiye’nin en kârlı sektörlerinden. Bankacılıkta kâr oranı %28, madencilikte %19 civarında. Üstelik, çıkarılan kömürün neredeyse tamamı devlet tarafından satın alınıyor. Çok daha düşük kârla çalışan sektörler var. Esas sorun, patronların işçi ücretleri ve iş güvenliği harcamaları için kârlarından %1 bile kısıntıyı kabul etmemeleri.

Sırtından zengin oldukları işçilerine, ceplerini doldurdukları madene, zenginliğini talan ettikleri bölgeye hiçbir şey vermeyen patronlar, sadece kârı en yüksek tutmaya bakıyor. Onları bundan alıkoyan, gerekenleri yapmaya zorlayan hiçbir denetim, zorlayıcı güç yok. Tam aksine, ellerindeki maddi güçle, siyasileri, bürokratları, hakim ve savcıları, gerektiğinde sendikacıları, gazetecileri çıkarları doğrultusunda yönlendiriyor.

Madenin küçüklüğünden, Biberoğlu’nun kötü patron oluşundan, taşeron sisteminden, eğitimsiz çalışanlardan bahsediliyor. Soma patronunun ne kadar “iyi” olduğu bol bol anlatılmıştı. Gerçekte patronlar, daha çok kâr gördükleri yerde daha gözü dönmüş hâle geliyor. Esas sorun, işçinin hayatını hiçe sayarak kâr peşinde koşmalarına izin veren bu düzendir.

Bu düzende işçinin sadece hayatı değil, iş yerinin, işçiye verilen hakların, sözlerin, hatta iş aletlerinin bile bir güvenilirliği yok. Her zaman patronun kârı her şeyden önce gelir. Çünkü işçilerin ne üretimleri ne de kendi hayatlarıyla ilgili bir denetleme, düzenleme ve karar alma yetkileri var. Öyle ki Somalı maden işçilerinin, Ermenekli madencilere acılarını paylaşmak için gitmeleri bile engellendi.

Erdoğan ve hükumet, devletin hesap soracağını söyledi. Palavra! İş cinayetlerine son vermek istiyorsak, emekçiler can güvenlikleri için kendi öz örgütleriyle iş yerlerini denetlemeli. (30.10.2014)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 197 - 3 Kasım 2014  Site yaşamını izle Başyazı   ?