Ukrayna: askeri tırmanış ve «diplomasi»

Görevden ayrılma sürecinde olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) cumhurbaşkanının, Ukrayna'ya Rusya'ya karşı 300 kilometreye kadar ulaşan füze fırlatma yetkisi vermesi, emperyalizm ve onun ve yerel müttefiki tarafından, Doğu Avrupa'da savaşı tırmandırmada aşılan yeni bir derece, sınır, atılan yeni bir adım oldu. Putin ise buna Ukrayna'nın büyük şehirlerini daha önce hiç olmadığı kadar bombalatarak yanıt verdi.

Fransa ve Büyük Britanya yöneticileri, Amerika'nın uygulamaya koymakta gecikmediği bu kararı selamlamakta gecikmediler : 18 Kasım gecesi, Rus kenti Bryansk'ın sakinleri, üzerlerine yağan uçaksavar ateşi ve füze ateşi arasında gökyüzünün alevler içinde kaldığını gördüler. ABD'nin Ukrayna'nın karmaşık modern silahları kullanmasını sağlamakiçin yardımcı olmak üzere bu ülkeye gönderdiği birkaç yüz ek askeri uzmanın görevlerini yerine getirmiş oldukları da görünüyor. Yüksek mevkilerde NATO'nun Ukrayna'da savaşmak üzere asker göndermediği tekrarlanıyor... ama buna inanmak zorunda değiliz.

Bazı yorumcular Biden'ın yeşil ışık yakmasını, göreve gelmeden önce bile savaşı «bir günde» bitirmeyi hedefleyen Trump'a karşı bir koz olarak görüyor. Her ne kadar Trump hiçbir zaman bir sonuca varta askeri ve mali olarak desteklediler, çünkü Ukrayna, SSCB'den devraldığından bu yana otuz yıldır Rusya ile devam eden çekişmede çok kullanışlı bir piyondu. Ancak Washington her zaman çatışmanın gidişatını ve hızını kendisinin belirlediğini göstermeye hevesli oldu. Bunu Zelenski'nin ısrarlı taleplerine rağmen Beyaz Saray'ın kendisine belirli bir uçak tipini ya da Pentagon danışmanlarının onayladığı çerçevenin dışında belirli silahları kullanma hakkını reddettiğinde defalarca gördük.

Aynı zamanda, haftalık Alman gazetesi Die Zeit'in 5 Kasım'da internet sitesinde yayınladığı bir makalede belirttiği gibi, Rusya ve Ukrayna arasındaki diplomatik temaslar ve müzakereler hiç kesilmedi. Ve bu savaşın neredeyse üç yılı boyunca, aralarında ABD'nin de bulunduğu G7 ülkelerinin ve Çin'in temsilcilerinin katılımıyla düzenli toplantılar yapıldı. Rusya ile Ukrayna arasında tahıl ihracatı ve enerji alanlarında saldırmazlık anlaşmalarının yanı sıra, bu görüşmelerde tarafların bir barış anlaşması ya da ateşkes bağlamında kabul edebilecekleri hem siyasi hem de bölgesel koşullar ve tavizler ele alındı.

Zelenski’ye bu yolda ilerlemesini «tavsiye eden» şu ya da bu Amerikalı yetkilinin kamuoyu önünde yaptığı küçük yorumlar, çünkü perde arkasında durum zaten böyle, bu perspektifin bir parçasıdır. Tıpkı Zelenski'nin Kasım ayı ortasında yaptığı ve barışa ulaşmak için « diplomasiye» güvendiğini tekrarladığı yorumlarda olduğu gibi. Bunun nedeni sadece Trump'ın birkaç hafta içinde göreve gelecek olması ve Kiev'e silah ve yardım musluklarını kapatabilecek olması değil. Ancak, bölgede durumun hangi hızla ve ne yönde gelişebileceğini hiç kimse bilemez. Moskova ve Kiev, her biri kendi nedenleriyle ateşkes müzakerelerine yönelmeye karar verse bile, bu kısa vadede çatışmaların azalması anlamına gelmeyeceği gibi, şiddetlenmesi anlamına bile gelebilir. Her iki taraf da müzakere masasına güçlü bir pozisyonda oturmak istiyor. Kiev, saldırılarını Rusya'nın derinliklerine taşıyarak; Moskova, 12 bin Kuzey Koreli asker sayesinde Kiev ordusunun kendi topraklarında tuttuğu Kursk bölgesini mümkün olduğunca çabuk geri alarak ve aynı zamanda Ukrayna'nın güneyinde ve doğusunda mümkün olduğunca fazla toprak kazanarak bu Bütün bunlara ek olarak, her iki taraf da kendisini, müzakereler sırasında iddialarından geri adım atmak zorunda kalacağını bilse bile, sadece kendi kamuoyunun gözünde değil, aynı zamanda rejim içindeki muhaliflerin bundan faydalanmasını önlemek için de kendisini kazanan olarak sunabilmek istiyor.

Dolayısıyla, bu görüşmeler devam etse de, etmese de, Ukrayna' daki savaş devam edecek. Büyük güçlerin siyasi liderleri, diplomatları ve generalleri kendi aralarında bölge halklarının kaderine karar verirken daha binlerce asker ve sivil hayatını kaybedecek.

(LO, 20.11.24)