“Yenidoğan Çetesi” olarak adlandırılan sağlık rezaleti, gözlerden uzaklaştırıldı. Çünkü hem hükümetin çok övündüğü “sağlıkta dönüşüm” sisteminin gerçeklerini göz önüne serecekti hem de hastane patronlarının kâr için neler yaptıklarını.
Sağlık sistemi öyle bir hale getirildi ki daha çok kazanmak için yenidoğan bebekler dahil tüm hastalar, gerekli olsun ya da olmasın, en pahalı işlemlere, tedavilere, ilaçlara yönlendiriliyor.
Bunlar, en alt düzeyde çalışandan başlanarak yapılıyor ama kazanç en üsttekilerden başlıyor. Döner sermaye denen bu işleyişte patron on kazanırken, doktor üç kazanıyor, en alttaki bir kazanıyor, ancak herkes fazladan para kazandığı için sistemde sızıntı olmuyor. Döner sermaye sisteminin olmadığı durumlarda, bu çetede olduğu gibi kendi aralarında benzerini kuruyorlar.
Sağlık sisteminde hastadan alınan katkı payı dışında tüm masrafı SGK ödüyor. Yani her sahtekarlık SGK’nın dolandırılması demek.
Ekonomik kriz öncesinde yolsuzlukların, hastalar üzerinden yapılan vurgunların üzerine gidilmiyor, patronların para kazanma işleri olarak görülüyordu. Ancak artık SGK bütçesinin kısılması gündemde. Devletin kasasından, emekçilerin sağlık harcamaları için yapılan ödemelerin azaltılması, hasta katkısının artması isteniyor. SGK bütçesi, emekçilerin kesintileriyle oluşsa da, emekçiler için değil, işsizlik fonunda olduğu gibi patronlar için harcanıyor.
Patronlar, hem yasal yoldan hem de canları pahasına hastalar üzerinden yasadışı yoldan SGK’yı soyuyor. İktidar, patronlar için gerekli sistemi hazırlıyor. Sonra da “cani doktorlar” ve diğer sağlık çalışanları suçlanıyor. Asıl cebini şişiren patronlar, onlara bu düzeni kuran siyasetçilere söz söylenmiyor. (04.01.25)