26 Kasım Salı günü İsrail Başbakanı Netanyahu, güvenlik kabinesinin Lübnan'da bir ateşkes üzerinde anlaşmaya vardığını açıkladı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) himayesinde müzakere edilen anlaşma, Hizbullah ve İsrail ordusunun Lübnan ordusuna yol açmak üzere geri çekileceği altmış günlük bir ateşkes öngörüyor. Ateşkesi güvence altına almak üzere, aralarında Fransa'nın da bulunduğu beş ülkeden oluşan ve ABD'nin başkanlık edeceği bir uluslararası gözlem komitesi kurulacak.
Bu anlaşmaya varmak için Amerikalı yetkililer İsrail hükümetine, gerekli gördüğü takdirde Lübnan'ı bombalama hakkına sahip olacağına dair güvence verdi. Aslında İsrail devleti bu hakkı kullanmak için, Güney Lübnan'ı işgal ettiği dönemde ve 1982-2000 yılları arasında neredeyse yirmi yıl boyunca yaptığı gibi hiçbir zaman herhangi bir yetkilendirmeye ihtiyaç duymadı.
Bugün İsrailli liderler açıkça yeni bir işgali düşünmüyorlar. Savaş iki aydan fazla bir süredir devam ediyor ve askerleri Hizbullah milislerinin şiddetli direnişiyle karşı karşıya. İsrail Genelkurmayı, Lübnan sınırında yaşayan 60 bin İsrailliyi yerinden eden füze ateşine son vermek olan hedefine ulaşmış olmakla övünemez. 24 Kasım Pazar günü Hizbullah İsrail'e 250 roket ve başka mermiler fırlatarak yedi kişinin yaralanmasına neden oldu.
İsrail ordusu, ateşkesi kabul etmeden önce Lübnan'ın birçok bölgesinde ve Beyrut'ta bombardımanlarını arttırdı ve her gün onlarca kişinin ölümüne neden oldu. Bir Hizbullah liderini ya da komuta merkezini hedef aldığını iddia eden İsrail bombaları binaların tamamını yerle bir etti. Şimdiye kadar 2 binden fazla insan öldü ve 5 milyon 3 yüz binlik Lübnan nüfusunun dörtte birinden fazlası yerinden edildi.
Öte yandan İsrail hükümetinin Gazze'deki savaşı durdurmak gibi bir planı yok. Filistin bölgesinde gece gündüz devam eden bombardımanlarda ölenlerin sayısı 44 bini aştı. 6 Ekim'den bu yana Jabaliya kasabası ve çevresi kuşatma altında tutuluyor ve burada yaşayan 65 bin Filistinli gıda yardımı ve içme suyuna erişimden mahrum bırakılıyor.
İsrail ordusu bir yılı aşkın bir süredir Gazze'de gerçek bir yok etme savaşı yürütüyor. Bu, hükümetteki temsilcilerinden biri olan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich' in 25 Kasım Pazartesi günü Batı Şeria yerleşimcilerini temsil eden bir kuruluşa verdiği demeçte «İki yıl içinde Gazze nüfusunun yarıya ineceği bir durum yaratabiliriz» dediği, aşırı sağın ilan edilmiş programıdır.
Başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin liderlerinin kesintisiz desteğini alan İsrail hükümeti katliamı sürdürmekte serbest bırakılıyor. Aynı zamanda bu cinayet politikası İsrail halkını sürekli bir savaş hali içinde yaşamaya mahkum etmektedir. Bazı İsrailliler bunun farkında ve bu durumu kabullenmeyi reddediyor. Binlerce kişi, haftalardır her cumartesi günü olduğu gibi 23 Kasım'da da Tel Aviv' de gösteri düzenleyerek Netanyahu'ya, hükümetine ve savaşına karşı olduklarını ifade ediyorlar.
(LO, 27.11.24)