Siyasilere kalırsa son kırk yıldır her an gündemde olan, siyaseti, ekonomiyi, komşu ülkelerle ilişkileri etkileyen, sokakta, iş yerlerinde tartışma ve çatışmalara, bölünmelere neden olan Kürt sorunu, bitti. Toplumu bu kadar uzun ve derinden etkileyen sorunun bitmesi ne Kürtler ne de başkaları tarafından kutlanmadı, en mutlu olanlar AKP’li ve DEM’li siyasetçilerdi. Süreç Bahçeli tarafından sürdürülüyor diye sunuluyor ancak MHP bile kutlama yapmadı.
Şimdi, sorun çözüldüğüne göre, Kürt sorunu gerekçesiyle alınan kararların, düzenlemelerin hangilerinin değişmesi gerektiği tartışılıyor.
Kitleler, sadece siyasilerin açıklamasıyla değişim olduğuna inanmıyor. Çünkü iki taraf da pek çok kez sözünden döndü. Somut olarak değişen hiçbir şey yok. Irak’taki askerler bile geri gelmedi.
Üstelik sürecin devamı için siyasilerin her biri farklı yollar öneriyor. Erdoğan, kendi istikbalini öne alacak şekilde yeni anayasa yapılmasını, Bahçeli karar almayı zorlaştırmak için olsa gerek mecliste yüz milletvekili ile komisyon kurulmasını, DEM ise bir karşılık almadan yaptıklarını Kürt halkına kabul ettirebilmek için önce Öcalan dahil siyasi tutukluların serbest bırakılmasını.
Her partinin kendi siyasi çıkarı öncelikli. Böyle bir ortamda uzlaşı sağlanması zor gözüküyor ama imkansız değil. Fakat uzlaşı, kimin, kimlerin çıkarına olacak, esas sorun budur.
Türk devletinin kuruluşundan beri geri bıraktırılan, defalarca askeri şiddete uğrayan Kürt halkının mevcut siyasi önderleri, bir halk olarak talep ettiği haklarından vazgeçip eşit vatandaşlık haklarıyla yetinme açıklaması yaptı. Talepleri karşılanmalıdır ancak, iktidarını korumak için tüm muhalefeti şiddetle ezen, patronların çıkarları için kitleleri yoksullaştıran iktidar, bunu nasıl yapacak? Kürt halkının zenginliğini talan eden, Kürt işçisini asgari ücretin bile altında çalıştıran, tarımsal ürününe, suyuna, sermayenin çıkarı için el koyan bu düzen nasıl değişecek? Patronları, generalleri, korucuları, polisi, Kürtlerin ezilmesinden çıkar elde edenler nasıl durdurulacak? Erdoğan, oya ihtiyacı var kimseyi kızdıracak durumda değil, bütçe tamtakır masrafları ödeyemez, uzatmak ise çözümü baltalar.
Özellikle iktidarın ancak tüm siyasilerin çok dar bir alanı var. Bu nedenle önceki çözüm sürecinin aksine pazarlık kapalı kapılar ardında yürütülüyor. Bunun tehlikesi de siyasilerin kendi çıkarları için razı olacaklara, kitlelerin rıza göstermemesi olacak. Bu durumda, çözüme karşı çıkan siyasetçiler güçlenecektir. Böyle bir gelişme, durumu çok daha olumsuz hale getirir. Toplumdaki kutuplaşmayı, bölünmeleri derinleştirir.
Bu nedenle siyasilerin çıkarlarının ötesinde silahların susması ve bu durumun korunması değerlidir. Kimse silah zoruyla susturulmadığında, herkes tartışmaya katılabilir. Bir arada yaşayan Kürt ve Türk halkının sorunlarını birlikte çözmesinin bir zemini, oluşabilir. Başlangıç için bu zemin yeterlidir. (26.05.25)