Bilindiği gibi Erdoğan ve AKP hükümeti kayyım atamalarına yeniden başladı. Bu uygulama, Erdoğan ve AKP' nin özellikle de Kürt halkına karşı uyguladığı iki yüzlü polikikaları, onlara yapılan haksızlıkları ve halk iradesinin gaspını çok iyi bir biçimde ortaya koyuyor. Erdoğan seçimlerin öncesinde oy edinebilmek için «açılım polikası»' ndan sözediyor, seçimler bittikten sonra ise kendi çıkarlarına göre, kürt halkının demokratik yollarla seçtiği kendi temsilcilerini yok sayıyor, görevlerinden alıyor ve yerlerine kayyım atıyor. Yani «maskeli bir balo»da «demokrasicilik» oyunu oynanıyor.
Erdoğan ve iktidarının genellikle belediye başkanlarını görevlerinden almak için kullandıkları «PKK / KCK» terör örgütü üyesi olmak», suçlaması bir bahane oluşturuyor. Aslındabelediye başkanları, seçime girmeden önce Yüksek Seçim Kurulu' nun (YSK) onayından geçiyor. Belediye başkanları, adaylıkları öncesinde herhangi bir siyasi yasakları bulunmadığına dair adli sicil kayıtlarını YSK'ya sunuyor. YSK, yaptığı inceleme ve araştırmalar sonucunda, «seçilme yeterliliğine» sahip kişileri onaylayarak aday listelerini kesinleştiriyor. YSK'nın onayladığı adayların sonradan görevden alınması, hukukun nasıl keyfi bir biçimde kullanıldığını da gözler önüne seriyor.
Madalyonun diğer bir yüzü de, ekonomik anlamda çıkmazda olan Erdoğan ve hükümetinin bu belediyeleri mali kaynak olarak görmeleri. Erdoğan ve AKP'nin, Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı'yken bu kentin zenginliklerini nasıl hortumladıkları gözönünde bulundurulduğunda, büyük şehir, il, ilçe ve belde belediyelerine kayyım atamak
yoluyla bütçelerine el koymak konusundaki iştahları anlaşılabilir. Gerçekliğe bakıldığında, asıl yapılmak istenen İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehir belediyelerinin yeniden ele geçirilmesi. Ancak Istanbul halkının 31 Mart 2024 tarihinde yapılan son yerel seçimlerde sergilediği kararlı tavır gözlerini korkutuyor, açıkçası halkın tepkisinden, sosyal bir patlamadan yani arının yuvasına çöp sokmaktan korkuyorlar. Ancak yine de bu büyük şehir belediye başkanlarının haklarında, çeşitli nedenlerle soruşturma açmaktan da geri kalmıyorlar. Örneğin en son, Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediyeleri hakkında «Cumhuriyet kutlamaları sırasında aşırı masraf yapıldığı» bahanesiyle soruşturma açıldı. Nihai amaç tabii ki, belediye başkanlarını herhangibir nedenle görevlerinden uzaklaştırıp, büyük mali kaynaklar oluşturan bu belediyelere el koymak.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra yapılan «kayyım atamaları» :
İlk olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, resmî kısaltmasıyla DEM Partili Hakkâri Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış, 3 Haziran 2024'te görevinden uzaklaştırıldı. Genellikle Kürt seçmenlerin ağırlıklı olduğu belediyelere yapılan kayyım atamasından bu defa, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Esenyurt Belediye'si de nasibini aldı ve Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim çarşamba günü, «PKK/KCK» terör örgütü üyesi olmak» suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi, ardından yerine kayyım atandı. 4 Kasım 2024 günü, Batman Belediye başkanı Gülistan Önük, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan tarafından görevlerinden alındılar. Ayrıca 22 Kasım 2024'te ise Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı (CHP) Mustafa Sarıgül’ün de görevlerinden uzaklaştırıldığı ve yerlerine kayyım atandığı bildirildi. Basında, iktidara yakın kaynakları olan gazetecilerin yaptıkları yorumlara göre, yapılan bu kayyım atamalarının 50'li sayılara kadar yükseleceğinden sözediliyor.
Son 10 yılda yapılan «kayyım atamaları»
Son 10 yılda 147 belediye başkanı görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atandı.
DEM Parti'nin verilerine göre, son üç yerel seçim döneminde DEM, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi' ne (DBP) ait belediyelere kayyım atandı. Buna göre, DBP, 30 Mart 2014'te 102 belediye başkanlığı kazanmıştı. Ancak İçişleri Bakanlığı, 15 Ağustos 2016'dan itibaren bu partiye ait 3 büyükşehir, 7 il, 62 ilçe ve 23 belde olmak üzere 95 belediyeye kayyım atadı. HDP'nin girdiği 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde kazanılan 65 belediyeden 48'ine kayyım atanmıştı. Bunlardan 3'ü bü yükşehir, 5'i il belediyesiydi.
Tepkiler:
Belediyelere kayyım atanması Türkiye'nin birçok yerinde protesto gösterilerine neden oldu. Bu protestolarda, «Sokağımıza, mahallemize, kentimize sahip çıkıyoruz. Gaspçılara ve kayyımcılara kentimizi teslim etmeyeceğiz» mesajı verildi.
Kayyım atamalarına ilk tepki DEM Parti Genel Merkezi’nden geldi. Yapılan ilk açıklamada «Kayyım darbesinde ısrar etmek siyasi tükenmişliğin göstergesidir» denildi. Daha sonra CHP, TİP, Sol Parti gibi muhalefet partilerinin liderleri de açıklamalarda
bulundular. Diyarbakır Belediyesi’ne kayyım atanmasının duyulmasının hemen ardından yüzlerce kişi sokağa döküldü. Alkış ve sloganlarla iki kilometrelik bir yürüyüş yaptılar. Polis bu grubu abluka altına aldı. Ama ellerinde pankartla Dağkapı Meydanı'na kadar yürüyerek, burada basın açıklaması yapayı başardılar.
DEM Partili milletvekilleri, 03 Aralık 2024'te TBMM Genel Kurulu, saat 15.00’de çalışmalarına başladığında, sıra kapaklarına vurarak ve zılgıtlarla kayyım uygulamalarını protesto ettiler. Konuşmalar sırasında da protestolarına devam eden milletvekilleri, «Kayyım darbedir, darbeye hayır»,«Kayyım gidecek halk kalacak» ve «Kayyımlar varsa müzakere yok» sloganlarını attılar.
Komünist devrimciler olarak bizler, seçimlerin, işçi ve emekçilerin sorunlarına bir çözüm olmayacağını, iktidarların, çıkarları gerektirdiğinde seçim sonuçlarını değiştirip, yok sayabileceğini, halk iradesinin, halkların demokratik haklarının umurlarında bile olmadığını, defalarca söyledik. Bu «kayyım atamaları» söylediklerimizin en çarpıcı kanıtı.
(30.11.24)