Tekstil işçileri sadece patronlarına değil, patronlar düzenine karşı mücadelede.
Gaziantap’te üç tekstil fabrikasının işçileri, ücret zammı anlaşmazlığı nedeniyle
grevde. Patrondan istedikleri ücret 28 bin lira civarında; Türk-İş’in hesaplarına göre
dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı 23 bin lira.
Fabrikalardan biri AKP Antep milletvekilinin ailesine ait. İş bırakıp eylem yapan işçileri “edepsizlikle” suçlayan milletvekilinin kardeşine sendika başkanı, “işçinin sırtından kazanıyorsun, işçinin hakkını ver” demesi üzerine “bana Allah
verdi” diye cevap verdi. İşte din, iman, vatan, millet, patronlar için işçinin hakkına el koymanın bir aracı. İşçiler günler boyunca fabrika önünden ayrılmayınca vali hemen tüm ilde her türlü toplanmayı yasaklayan bir emir yayınladı. Sendikacı, valinin böyle bir yetkisi olmadığını, emrin kanunsuz olduğunu açıklar açıklamaz, kanuna uymama gerekçesiyle tutuklandı. Sendikanın başvurursu ile valinin yasal olmayan emri mahkemece iptal edildi. Doğruyu söyleyen başkanın serbest bırakılıp özür dilenmesi beklenir, aksine başka bir gerekçeyle tekrar tutuklandı.
Polisin baskısına, bekleyen işçilere fiili saldırısına, tazminatsız işten atılma
tehditlerine rağmen, eylemlerini sürdüren işçiler, başkanın da bırakılmasını taleplerine
ekledi. Bunun sonucunda sendika başkanı ev hapsi cezasıyla serbest bırakıldı ancak
ücret zammı mücadelesi sürüyor.
AKP iktidarları boyunca, işçi hakları neredeyse yok sayıldı. AKP’li olmak kâr
olanaklarını arttırdığı için patronlar, milletvekili oluyor. Kısa bir süre önce bir AKP’li
maden patronuna karşı işçiler mücadele etmişti. İşçilerin sorunun çözümü için arayı
bulmasını istedikleri Erdoğan, açık açık patron vekili destekleşmişti. Antepli patron da
hemen Erdoğan’a koşup desteğini aldı.
İşçiler sadece parasızlık, işsiz kalma tehlikesiyle baş etmiyor, polis şiddeti,
hapisle, tazminatını alamama, iş bulamayacak şekilde damgalanma ile de baş etmeye
çalışıyor.
Kıdem ve ihbar tazminatını yasalardan kaldıramayan patronlar, iktidarın hukuki ve fiili desteğiyle, tazminat ödemeyi durdurdular.
İşçinin önüne çıkarılan başka ilk engel iş kanundaki 25. maddeden tazminatsız işten çıkarılmak. Bu maddede yer alan ve işçinin kaydına giren kod 45; işyerine sarhoş
veya uyuşturucu madde ile gelmesi veya işyerinde kullanması; kod 46; işverenin güvenini kötüye kullanma, hırsızlık, meslek sırrını ifşa etme; kod 25; işyerinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uygunsuz davranma gibi tekrar işe girmesini engelleyen,
tamamen patronların keyfine göre düzenlenmiş.
Antep’te bir tekstil fabrikasında çalışan 120 işçi kod 45’ten tazminatsız işten çıkarıldı. Hakları için mücadele eden işçiler, patrona geri adım attırdı ve patronun keyfi karalamasını kaldırttıkları gibi tazminatlarını da alacaklar.
İşçinin önüne konan engellerden biri hakkını alması için mahkemeye yönlendirilmesidir. Tazminatını isteyen işçi en az 30 bin lira masraf ödeme riskiyle önce arabulucuya, sonra daha fazla masrafla mahkemeye gitmek zorunda.
İşçi sınıfı sadece ücret artışı için yola çıkıp mücadeleye başladığında önüne; sendikal haklar, örgütlenme hakkı, kanunların uygulanışı, demokratik haklar, iş kanundaki haklar, mahkemelerin, polisin işleyişi gibi birçok sorun çıkmaktadır. İşte bu nedenle işçi sınıfı mücadeleyi, tüm yönleriyle düşünmeli, örgütlemeli ve bu nedenle sınıf mücadelesi tüm toplumu demokratikleştirecek tek yoldur. (02.03.25)