Erdoğan rejimi baskılar olmadan ayakta duramıyor

Baskılar hız kesmeden devam ediyor ve şimdi de Erdoğan ve hükümeti TÜSİAD’ı (Türk İşverenler Derneği) hedef alıyor. 14 Şubat’ta İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, TÜSİAD ve Türk işveren derneği MEDEF’in liderleri hakkında yasal süreçleri etkilemeye çalışmak ve dezenformasyon yapmak suçlamasıyla soruşturma başlattı. TÜSİAD’ın iki lideri daha sonra tutuklandı ve sorgulandı. Sonunda serbest bırakıldılar ancak ülkeyi terk etmelerine izin verilmedi ve gözetim altında tutulmaya devam ediyorlar.
TÜSİAD son yıllarda Erdoğan hükümetine yönelik bazı eleştirilerde bulunmuştu. Ama hepsi bu kadardı. TÜSİAD bu kez çok daha eleştirel bir tutum takınarak Erdoğan ve hükümetini beceriksizlik ve yolsuzlukla suçladı ve 78 kişinin hayatını kaybettiği standartların altındaki bir otelde çıkan yangın gibi çeşitli örnekler verdi.

Baskı ve tutuklamalar hız kesmeden devam ediyor.
14 Şubat Cuma ile 18 Şubat Salı günleri arasında ülkenin 81 ilinin 51’inde 300 kişi “terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla” tutuklandı. Aynı zamanda sosyal demokrat CHP ve Kürt milliyetçisi DEM partisine yönelik baskılar da hız kazanıyor.
Yine de Erdoğan hükümeti DEM ile görüşmeler yürütüyor. Ancak Erdoğan’ın rejimi öyle bir noktaya geldi ki, artık baskıya devam etmeden varlığını sürdüremez.

Ekonomi kötüye gitmeye devam ediyor
Ekonomi kötüye gitmeye devam ettikçe, fabrikalardaki tepkiler de büyümeye devam ediyor. Örneğin, birkaç haftadır Gaziantep’teki tekstil fabrikalarında işçiler tarafından tehdit edilen bir sendika liderinin tutuklandığı mücadeleler yaşanıyor.
Özetle, baskı olmadan Erdoğan hükümetinin artık dayanamayacağını ve Türk işverenlerin kötüleşen durum nedeniyle ve her şeyden önce “sosyal patlamadan” korktukları ve Erdoğan hükümetinin göreve hazır olmadığına inandıkları için giderek daha fazla endişelendiklerini söyleyebiliriz. Tabii ki işçiler bundan rahatsız değil. Her ikisinden de kurtulmak işçilerin çıkarına!

Tutuklamalar ve belediyelere saldırılar devam ediyor
Son günlerde de Erdoğan rejimi ayakta durabilmek için gazetecileri ve muhalif militanları ve de bazı CHP ve DEM parti belediye başkanları ve yardımcılarını görevden alma ve tutuklamaya devam ediyor. Bu tutuklamalar hiçbir ciddi yasaya ve gerekçeye dayanmıyor. Son örnek olarak Beykoz belediyesini gösterebiliriz. Erdoğan rejimi öyle bir yozlaşma aşamasına geldi ki başta emekçiler olmak üzere tüm muhaliflere korku salmak için “gözün üzerinde kaşın var” gibi gerekçelerle korku salmaya çalışıyor.
Bu baskı uygulamaları ve tehditlerin en büyük bedelini işçi sınıf ödüyor. Özellikle son aylarda yapılan akıl almaz zamlar ve hayat pahalılığı yüzünden kitlelerin büyük bir çoğunluğunda yoksulluk ve sefalet hat safaya çıktı. Ama diğer taraftan patronların karları devamlı artıyor ve rekorlar kırıyorlar. Bu nedenden dolayı da sakın para yoktur demesinler. Kasalar para doludur.
Artık işçi sınıfı üretimden gelen gücünü kullanıp “yeter artık” deyip bu sömürü ve baskılar düzenini değiştirip yeni bir düzen kurmalıdır. (05.03.25)