İşçi sınıfı gibi artık çiftçiler de « yeter artık » diyerek tepkilerini artan bir şekilde ortaya koyma-ya başladılar. Bu konuda Evrensel ve Birgün gazetesinde birçok haber yayınlanıyor. Patronların hiz-metinde olan AKP medyasında ise, sanki hiçbirşey yaşanmıyormuş gibi, bu konuda tek bir haber bile bulunmuyor !
Ekonomik kriz günden güne derinleşirken başta emekçiler ve çiftçiler olmak üzere emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimler, insanca bir yaşam için mücadelelerini sürdürüyorlar. Bu süreç içinde hayat pahalılığı da her geçen gün biraz daha artıyor. Emekçilerin ara zam talebine sırt çeviren iktidar ve patronlar, bu yetmiyormuş gibi, bir de krizin faturasını kitlelere yüklemeye devam ediyorlar.
Bu şartlar altında, üreticisinden tüketicisine halkın bütün kesimleri yaz boyunca ekonomik dar boğazı somut olarak yaşadı. Türkiye’nin pek çok yerindeki fabrikalarda işçiler haklarını almak için iş bırakırken, tarım üreticileri, traktörleriyle otoyolları kapattılar, ellerinde kalan ürünleri yollara döktüler. İşçilerin sürüklendiği zorlu hayat koşullarının yarattığı öfke ve isyan o kadar arttı ki, HAK-İŞ de dâhil iktidara yakın sendika ve konfederasyonlar bile, tabanın baskısıyla mey-danlara çıkma kararı aldılar.
HAK-İŞ 23 Ağustos’ta Kayseri’de bir miting yaparken, TÜRK-İŞ Tekirdağ Çerkezköy’de ilk mitingini gerçekleştirdi. « Zordayız geçinemiyoruz » başlığı ile düzenlenen mitingde konuşan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, alandaki işçiler tarafından istifaya çağırılarak protesto edildi.
Ama DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ’in bir araya gelerek 9 Temmuz’da yayınladıkları 10 maddelik ortak bildiriye dair ise hiçbir somut adım atılmadı.
Hemfikir oldukları ücretlerde iyileştirme, vergilerde ve gelirlerde adalet gibi taleplere rağmen, ortak bir zeminde buluşamayan konfederasyonlar, mitinglerini de ayrı ayrı gerçekleştirmeye başladılar. Ayrıca işçiler bazı diğer işyerlerinde de mücadeleye geçtiler. İşçilerin tepkilerinden bazı örnekler:
İskenderun Türkiye’nin en önemli metal sanayi merkezlerinden birini oluşturuyor. İskenderun, Payas, Dörtyol ve Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi’ne kadar olan hat, ağırlıklı olarak metal fabrikalarının olduğu bir bölge. Başta yassı demir olmak üzere, saç, doğal gaz boruları, beyaz eşya için gerekli birçok demir çelik ürünü buradan temin ediliyor.
Bölge’de İSDEMİR, MMK Metalürji, Tosyalı, Ekinciler, Yazıcılar, Atakaş gibi büyük demir çelik fabrikaları bulunuyor. Osmaniye ilini de kattığımızda bölgede çalışan metal işçilerinin sayısı 20 bini buluyor. İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu (İSO 500) listesinde Hatay’da üretim yapan 12 şirket yer alıyor. 12 sanayi kuruluşu Hatay bölgesinde 218 milyar liralık üretimiyle kendinden söz ettiriyor. Ancak bu kârları ve ciroları gerçekleştiren işçiler her geçen gün düşük ücretlere, yoksulluk içinde yaşamaya ve geleceksizliğe itiliyor.
Yüzlerce fabrikada üretim yapan işçilerin ürettikleri, ülke içinde ve uluslararası pazarlarda- milyon dolarlarla ifade edilen paralara dönüşüyor. Patronlar yeni yatırımlarla yeni fabrikalara sahip olurken, işçiler çok çalışıp az ücret alır hale geliyor. İşçilerin ekmekleri çalıştıkça küçülüyor. Kaç yıl çalışırlarsa çalışsınlar, ücretleri, asgari ücretten ancak 3, 5 bin lira daha fazla olabiliyor. Metal işçilerinin çoğunluğu, İSDEMİR, MMK Metalürji, Yücel Boru, Çayırova, Ekiciler, Yazıcılar gibi; Özçelik-İş, Türk Metal ve Birleşik Metal-İş sendikalarının örgütlü oldukları, iki elin parmak sayısını geçmeyen sözleşme imzalayan iş yerlerini saymazsak, sendikalar.
Kısacası patronların her türlü zenginliğin kaynağı olan işçiler, ay sonunu dahi getiremiyorlar. Çare, işçi sınıfının kendi sınıfının temellerinde örgütlenip üretimden gelen gücünü kullanası, mücadele etmesi olarak ortaya çıkıyor. Son haftalarda gerçekleştirilen mücadelelerden bazı örnekler :
Payas ilçesinde kurulu Atakaş Çelik’te çalışan 700 işçi, geçtiğimiz günlerde, sefalet üc-retlerine karşı DİSK, Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlendi. Fabrikada, çoğunluk sağlayan Birleşik Metal-İş yetki başvurusuna olumlu yanıt aldı.
İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Befesa Silvermet işçileri, sendikaları Birleşik Metal-İş’le bir ayı aşkın bir süredir, Dörtyol’da bulunan Yolbulan Metal işçileri sendika-ları Özçelik-İş’le iki ayı aşkın süredir grev sürdürüyorlar.
Yolbulan Metal ve Befesa Silvermet işçileri insanca bir ücret almak için grevdeler. İşçiler, açlık sınırında çalışmak istemiyorlar. Yaşadıkları açlığın kader olmadığının farkındalar. Onun için işleri, ekmekleri ve gelecekleri için greve başladılar.
İskenderun, Payas, Dört-Yol, Osmaniye bölgesindeki diğer işçiler de kendileri için ör-gütlenmedikçe, kendileri için mücadele etmedikçe açlık sınırındaki ücretlerden kurtulamaya-caklarını görüyorlar.
Hiç emek harcamayan patron zenginliğine zenginlik katıp, kasalarını doldururken, işçilerasgari ücrete talim ediyorlar. Bu durumda, işçilerdeki mücadele isteği ve sendikalaşma eğilimi artıyor. « İnsanca yaşam mümkündür » diyen işçiler, bunun için kafa yorup, birleşip, örgütlenip mücadele yolunu tutuyor. CarrefourSA işçilerinin başarılı mücadelesi
İnsanca yaşam için mücadele eden işçiler, işveren, polis ve yargıyı karşılarında buluyorlar. Sert müdahalelerle gözaltına alınınca, « Bizi korumaları gereken polisler, neden işverenlerin korumaları gibi davranıyorlar? » diye soruyorlar.
İstanbul Zeytinburnu’nda yer alan Olivium alışveriş Merkezi’ndeki CarrefourSA şubesinde eylem yapan işçilere, önceki gün polis ve özel güvenlik ekipleri tarafından müdahale edildi. İşçiler gözaltına alındı. Esenyurt’taki CarrefourSA deposunda çalışan ve 10 Ağustos’ta işten çıkarılan Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) üyesi emekçiler, ters kelepçe ile gözaltına alındı.
Çevik kuvvet ekiplerinin postallarla başlarına ve boyunlarına bastığı işçilerin direkt olarak yüzlerine biber gazı sıkıldı. Bütün bu şiddet sarmalı içerisinde bir polisin, işçilere « Size Saban-cı’nın selamını getirdik » demesi ise tepkiyle karşılandı.
Darpedilerek gözaltına alınan CarrefourSA işçilerinden Kenan Erdoğmuş, yaşananları BirGün’e anlattı. Elleri ters kelepçeli yere yatırılarak 5, 6 polis tarafından tekmelendiğini anlatan Erdoğmuş, şunları söyledi: « Polis geldiğinde bizimle konuşmadı bile. Direkt üzerimize saldırdı. Bunlar, halkı korumaları gereken, bizim vergilerimizle ücret alan polisler... » Direniş kazanımla sonuçlandı, talepleri kabul edildi
CarrefourSA’nın İstanbul Esenyurt ilçesindeki deposunda eylemleri, direnişleri kazanımla sonuçlandı. DGD-SEN taleplelerinin kabul edildiğini, iki ayrı taşeron firmanın depolardan ta-mamen gönderildiğini duyurdu. İşçiler yüzde 10 ek ücret zammı ile, tüm işçilere kadro hakkını da direnerek kazandılar.
Mücadelenin başarıyla sonuçlandığını duyuran DGD-SEN, söz konusu kazanımların sadece Esenyurt’taki depoda değil, CarrefourSA bünyesinde çalışan tüm mağaza çalışanları için de geçerli olduğunu bildirdi.
CarrefourSA işçileri, iş koşullarında iyileşme ve ücretlerine zam yapılması talebiyle direnişe başladıklarında, DGD-SEN üyesi 4 kişi işten atılmıştı. Bunun üzerine CarrefourSA deposunda çalışan işçilerin tamamına yakını, aynı gün, hem 4 işçinin işine son verilmesini protesto etmek, hem bu işçilerin işe geri alınmalarını, iş koşullarının iyileştirilmesini ve ücretlerine zam yapılmasını talep etmek üzere, toplu olarak iş bırakmışlardı. İşte bu dayanışma ve birlikte mücadele, bütün taleplerini elde etmelerini sağladı.
Sonuç olarak hem ülkenin bütün işçileri, hem de « bütün ülkelerin işçileri » birleştiklerinde önlerinde hiçbir gücün duramıyacağı, bütün engelleri kolayca aşacakları, açıkça görülüyor.
(31.08.24)