Bu son ay içerisinde ülkenin farklı yerlerinde işçi sınıfının mücadeleleri, özellikle normal bir yaşam sürdürülebilecek ücret talepleriyle farklı kentlerde devam etti. Ama bu son ay içerisinde 600 bin kamu emekçisinin toplu sözleşmeleri ve eylemleri gündeme damgasını vurdu ve de Temmuz ayı içerisinde de devam edebileceğinin belirtileri var.
Kamu işçilerini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmeleri kapsamında hükümeti temsil eden Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS), ikinci zam teklifini verdi. İlk teklifte işçilere 2025 yılının ilk 6 ayı için yüzde 16, ikinci 6 ay için yüzde 8 oranında sefaleti sunan TÜHİS, ikinci teklif ile adeta işçiyle alay etti. İşveren tarafının ikinci teklifi yalnızca 1 puan artarak ilk 6 ay için yüzde 17, ikinci 6 ay için yüzde 10 oldu. Her iki teklifte de 2026’nın ilk yarısına ilişkin oran yüzde 7, ikinci yarısına ilişkin oran da yüzde 5 oldu.
Teklif, işçi temsilcisi Türk-İş ve Hak-İş’in bundan tam 4 ay önce sunduğu teklifin yakınına yaklaşmadı. Konfederasyonlar, günlük ücretin 1800 liraya yükseltilmesini, bu artışın ardından ücretlere 2025’in ilk altı ayı için yüzde 50, diğer altı aylık dönemleri için ise yüzde 25 zam yapılmasını ve bunun üzerine yüzde 10 refah payı talep etmişti.
İşçiyle alay eden teklife tepkiler yükselirken Türk-İş’in açıkladığı 3 haftalık eylem planının ilk haftası geride kaldı. Ülkenin her kentinde iş yerlerinde eylemler devam ederken konfederasyonun grev seçeneğini değerlendirmesi bekleniyor. Son yıllarda asgari ücret ve benzeri pazarlık masalarında işçiyi tatmin edecek oranlar görmemesine rağmen eylemleri kısıtlı kalan Türk-İş için bu yaz hareketli geçecek gibi görünüyor. İşçilerin beklentisi örgütlü oldukları konfederasyonların kararlarının arkasında durması olurken grev ilanı için geri sayım başladı. TÜHİS’in 3’üncü teklifi sunacağı Temmuz ayının ilk haftası kritik öneme sahip. İktidardan sefaletin üstüne çıkamayan zam teklifleri alan sendika, 3’üncü teklifte de aradığını bulamazsa grev ilan edeceğini açıkladı. 15 Temmuz’da yapılması planlanan grev için eylemler adeta ipucu verdi.
24 Haziranda Türk-İş örgütlü olduğu iş yerlerinde eylemleri başlattı. Geçen haftayı geniş katılımlı iş yeri eylemleri ve kent meydanlarında nöbetlerle geçirirken işkolunda grev yasağı olan savunma işkolu ve petrol sondajında çalışan işçiler de farklı eylemleri sürdürdü. Kamudaki her iş yerinden kararlılık sesi yükseldi.
600 bini aşkın kamu işçisi ile neredeyse 3 milyon kişiye ulaşan aileleri, aylardır iktidarın uzattığı zam süreciyle oyalanıyor. Kamu işçileri için hayati önemde olan Kamu Çerçeve Protokolü’nde masanın kurulması aylar sürerken bu kez de ortaya pazarlık edilecek oran konulmadı. İşçiler, 15 Temmuz’da greve çıkmaya hazırlanırken AKP’nin teklifini "hakaret" olarak tanımlıyor.
600 bin kamu işçisini ilgilendiren süreç 2025’in ocak ayında başladı. Türk-İş ve Hak-İş, ortak hazırladıkları taslağı 27 Şubat’ta Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasına (TÜHİS) sundu. İşçileri aylarca bekleten hükümet ilk teklifini 13 Haziran’da verdi. Konfederasyonlar yaklaşık yüzde 90 zam talep ederken, hükümetin teklifi ilk 6 ay için yüzde 16, ikinci 6 ay için yüzde 8 oldu. Hükümetin bu teklifine tepki gösteren işçiler konfederasyonları eylem kararı almaya çağırırken Türk-İş işçilerin kararlılığı sonucu eylem programı açıkladı. Hak-İş ise sadece bu teklifin işçilerin beklentileri karşılamadığını belirterek yeni teklif beklediklerini açıkladı.
Demir yolları, kara yolları, termik santraller, madenler, hastaneler, askeri fabrikalar, tersanelerde çalışan Türk-İş’e bağlı sendikalara üye on binlerce işçi, eylem programı kapsamında, 24 Haziran salı günü iş yerlerinden 500 metre önce servislerinden inerek yürüyüş yaptı. 26 haziran sabah saatlerinde iş yerlerine giden işçiler öğlene kadar çalışmadı. Sağlık-İş üyesi işçiler, hastanelerde basın açıklaması düzenledi. “Sefalet zammını kabul etmiyoruz” diyen işçiler, insanca yaşanacak ücret istedi. Hükümetin teklifi ülkenin ekonomik gerçeklerinden uzak olduğunu vurgulayan işçiler, gıda fiyatlarını el yaktığını, kiraların ücretleri aştığını dile getirdi. İşçiler, “Açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmek istemiyoruz. Ailemizle bir sofraya otururken ay sonunu düşünmek istemiyoruz. Bu ülkenin yükünü sırtlamış emekçiler olarak insanca yaşam, insanca ücret istiyoruz. Hakkımızı alıncaya kadar susmayacağız, mücadele edeceğiz” dedi.
26 Haziranda birçok kentte eylemler yapıldı.
İstanbul Tersanesi’nde çalışan Harb-İş üyesi işçiler, iş çıkışı Neomarin AVM önünde toplandı. Burada bir araya gelen işçiler, yine Harb-İş üyesi olan Dikimevi işçilerini bekledi. Dikimevi işçilerinin yürüyüşe geçmesi üzerine onları karşılamaya giden tersane işçilerinin önü polis tarafından kesilmeye çalışıldı. Ancak polis barikatını aşan işçiler, Dikimevi işçileriyle buluşarak birlikte yürüyüşe geçti. Neomarin AVM önünde yeniden toplanan kalabalık, bir anda “E-5, E-5” sloganları atmaya başladı. “Başkan bizi E-5’e çıkar” sloganlarının ardından işçiler yürüyüş kolunu E-5 Karayolu’na yönlendirdi. Kısa sürede karayolunu trafiğe kapatan savunma işçileri, hükümetin yüzde 16’lık zam teklifine karşı “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” diyerek uyarı yaptı. Polisin müdahale girişimi işe yaramazken, işçiler “Vur vur inlesin, hükümet dinlesin”, “İş ekmek yoksa barış da yok”, “Vur vur inlesin Ankara dinlesin” sloganları attı. Eylem, kısa süreli yol kapatmanın ardından sonlandırıldı. Savunma sanayinde grev hakkı yasal olarak yasaklandığı için iş bırakamayan Harb-İş üyeleri, bu eylemle birlikte hem seslerini duyurduklarını hem de KÇP sürecine müdahil olduklarını ifade etti. İşçiler, savunma işkolunun stratejik önemi öne sürülerek yıllardır bastırılan taleplerinin artık görmezden gelinemeyeceğini vurguladı.
Tepecik Hastanesinde de Sağlık-İş üyeleri, öğle arası poliklinikler önünde bir araya gelerek, “Sadaka değil, toplu sözleşme”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Vergide adalet istiyoruz” sloganlarını attı. Sağlık-İş İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı Erhan Er, sunulan zam teklifinin emeklerini yok saymak olduğunu belirterek, “Kamunun tüm işleri biz emekçiler sayesinde yürütülmektedir. Yüzde 16’lık teklif sadece kamu işçisinin değil, asgari ücretlinin, emeklinin ve memurun da derdidir. Bu işin sonu greve kadar gider” diye konuştu.
Kamu sektöründe yayılmaya başlayan işçi sınıfının bu mücadeleleri bir yönüyle 1989 bahar eylemlerini hatırlatıyor: bilindiği gibi 1989 baharında işçi sınıfı kitlesel eylemlerde hükümete geri adım attırıp 1980 askeri darbesi sonucu işçi sınıfının büyük ücret kayıplarını yeniden geri almayı başarmıştı. Ümit ederiz bu yıl da işçi sınıfı ayni zaferi elde eder.
(01.07.25)