Ankara, Çayırhan kömür madencilerinin grevi

DİSK, KESK ve Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar basın açıklamaları yaparak ve direniş yerine giderek destek verdiler. Konuyu yakından takip ettiklerini belirten Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı şunları söyledi: « Bu özelleştirme kararı gündeme geldiğinden bu yana ilgililerle görüşüyoruz, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda TES-İş ile birlikte Çayırhan’da miting düzenledik. Ancak maalesef bugüne kadar olumlu bir geri dönüş alamadık. Bu nedenle de maden işçileri arkadaşlarımız bu sabah vardiyasında yer altına inerek kendilerini madene kapattılar. Bizler de Çayırhan’da, yer üstünde onların sesi olacağız.

Aldığımız duyulara göre,ihale şartnamesinde madencinin kazanılmış hakları hakkında hiç

bir şey yok. İçeriğini tam olarak bilemiyoruz. Ancak özelleştirmenin hem madencinin, hem de bölge halkının çıkarlarına zarar vereceği aşikar. Yarın bu satış sonrası; maliyetleri düşürmek için işçi haklarını göz ardı edecekler. İşçileri işten çıkarabilirler, mevcut işçi sayısını azaltabilirler. Bu durum çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırırken, yerel ekonomiyi de tehdit ediyor. Yani bu sadece madenci olan emekçilerin değil, tüm emekçilerin sorunu. Geldiğimiz nokta maalesef iç açıcı değil. Haftalardır bu konuyla ilgili tek bir umut ışığı göremeyen işçiler artık seslerini

yer altından duyurmaya çalışıyorlar. Bizler de sendika olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Özelleştirme İdaresi'nin işgüzarlığı, emekçi kardeşlerimizi belirsizliğe terk etmekte, haklarımızı ve geleceğimizi hiçe sayıyor. Özelleştirme kararları kamu yararını gözetmeden alınamaz.

Bizleri ve kamu yararını yok sayarak alınan bu kararın, çok geç olmadan geri çekilmesi gerekiyor. Bu uygulama, maden işçilerini işsiz, evsiz, aşsız bırakacak. Mücadelemiz, Çayırhan madeninin özelleştirilmesi durduruluncaya kadar devam edecek. İşçinin ekmeğini, emeğini ve alın terini kimseye teslim etmeyeceğiz ».

Satış sözleşmesine göre termik santral «varlık satışı» yöntemiyle, linyit madeni ise «işletme hakkının verilmesi» yöntemiyle özelleştirilmek isteniyor. Böylece ihaleyi alacak firma, santrale tamamen sahip olurken, linyit yataklarının 2059 yılına kadar işletme hakkına da sahip olacak. Ayrıca bu firma otomatik bir biçimde, Çayırhan’ ın üçte ikisini kapsayan arsa ve arazilerle, 800'e yakın lojmanın da sahibi olmuş olacak. İhalenin sonuçlanmasından sonra lojmanları 4 ay içinde boşaltılması gerekiyor.

4 Aralık'ta başlayacak ihalenin, 31 Aralık'ta sonuçlandırılması hedefleniyor. «Öte yandan özelleştirme sözleşmesinde işçilerin iş güvencesiyle ilgili bir madde olmadığı gibi işçilerden lojmanları en kısa zamanda boşaltması istendiğine göre işletmeyi alacak olan firmaya işçilerle ilgili bir yükümlülük getirmemeye de özen gösterildiği anlaşılıyor. Kaldı ki, önceki özelleştirmelerden de biliyoruz ki sözleşmeye işçilerin haklarını koruma amaçlı maddeler konsa bile patronların bu yükümlülüğü şu ya da bu yolla tanımadığı, patronların çeşitli oyunlarla ve özelleştirmeyi yapan iktidarların da desteği ile kısa sürede amaçlarını elde ettikleri biliniyor.

Özelleştirme girişimleri, 1980’de Özal-Demirel ikilisinin inisiyatifiyle, ünlü 24 Ocak kararlarıyla gündeme gelmeye başladı. Özelleştirme furyası, 1990’lı yıllarda alınan kararlarla ve küreselleşme rüzgarıyla kamuya ait firmaların ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi kampanyasına dönüştürüldü. «Özelleştirelim güzelleştirelim» sloganıyla başlatılan kampanyayla, Kamu İktisadi Teşebbüsleri'nin (KİT) ve kamu hizmetlerinin özelleştirildiklerinde daha iyi işletmeler ve hizmetler haline gelecekleri, üretilen mal ve hizmetlerin kalitelerinin daha da artacağı, fiyatlarının azalacağı propogandası yapıldı. Ama işçiler bu propagandaya inanmadı. İktidar ve arkasındaki sermaye güçleri 1990’lı yıllarda varmak istedikleri amaçlara, 2010’lu yıllarda ulaşabildiler. O da kısmen!

Özelleştirmelerin en büyük bölümü, 66 milyar dolarla Erdoğan ve AKP iktidarı döneminde yapıldı. AKP iktidarı şimdi ikinci bir özelleştirme dalgasıyla ülkeyi adeta parsel parsel maden ve enerji firmalarına satmak için ruhsatlandırıyor. Nitekim son aylarda sık sık Resmi Gazete’de, şu ilde şu kadar alanın, maden sahalarının, iline göre yeni marinaların, turizm alanlarının, inşaat, maden ve enerji firmalarının iştahını kabartacak koullarda ruhsatlandırıldığına ve ruhsatlandı rılacağına tanık olunuyor. İktidar, Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) bünyesindeki Kapulukaya, Kesikköprü, Yüreğir, Seyhan 2, Koyulhisar, Çamlıgöze Gaziler HES’lerini özelleştirmek için çalışmaları sürdürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, EÜAŞ, TEİAŞ, BOTAŞ, TPAO ve Eti Maden gibi kamu şirketlerinin, özelleştirilmelerinin yolda olduğunu bizzat açıkça söylüyor.

Çayırhan’daki maden ve termik santralin özelleştirilmesi, yeni bir özelleştirme dalgasının başlangıcının olacağı izlenimi yaratıyor. İktidar ve özelleştirenler, eğer Çayırhan’da başarılı olurlarsa, Çayırhan direnişi bir biçimde yenilgiye uğratılırsa yeni madenlerin ve Hidroelektrik Santralleri'nin (HES) özelleştirilesi için daha da cesaretlenecekler. Bu yüzden kamuoyunda Çayırhan direnişine destek verilmesi ve bu desteğin büyütülmesi, özellikle de emekçilerin özelleştirme saldırısının kendilerini hedef aldığının bilincinde olarak, bütün bu mücadeleye sahip çıkmaları gerekiyor. Çayırhan direnişi, iktidarın bu yeni özelleştirme hamlesinin önüne bir takoz, bir engel koyma özelliği taşıyor.

Çayırhan direnişi, İşçilerin «iş güvencesi sağlayacak maddelerin konulmasıyla» ya da

başka vaatlerle uzlaşarak «başardık» diyecekleri bir direniş olamaz. Açıkça görüldüğü gibi, bu tür uzlaşmalar son 30 yıldır sadece özelleştirmecilerin işini kolaylaştırıyor. Bu yüzden de işçilerin özelleştirmeye kesinlikle «hayır» demekten başka bir seçenekleri kalmıyor!

Bu sadece genel olarak özelleştirmenin nasıl sonuçlanacağına dair mantıksal çıkarsama değil, aynı zamanda 1980’li yılların sonlarında başlayan özelleştirmelere karşı yapılan mücadelelerin de kanıtladığı bir gerçeklik olarak ortaya çıkıyor. Hem Çayırhan işçileri hem de sendikalar başta olmak üzere, bütün emekçi güçlerin, bu gerçeği görerek kendi üstlerine düşeni yapmaları da gerekiyor.

(27.11. 2024)

(Bu makale yayına hazırlandığı sırada, Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı ile ilgili özelleştirme kararı Mart ayına ertelendi. Madenciler, alacakları tavırları Mart ayındaki gelişmelere göre yeniden belirlemek üzere, kendilerini kapattıkları madenden çıktılar.

(29.11.2024)