BİR İŞÇİ DEVRİMİ İÇİN!

BURJUVAZİ VE İŞÇİ HAREKETİ

İşçi sınıfının 1960 ile 1970 yılları arasında ortaya koyduğu mücadelecilik, bir çok grevin gerçekleşmesine ve İSK’in kurulup güçlenmesine yol açmıştır. Burjuvazi, devletin ve sağ hükümetlerin yardımıyla gelişen silahlı sivil faşistlerin yardımıyla işçi hareketine karşı koymaya çalışmıştır. Burjuvazinin siyasi tepkileri giderek artmıştır. Haziran 1970’de DİSK’in yasaklanma istemi, biraz bile olsa bağımsız bir sendikal harekete karşı hoşgörünün ne kadar sınırlı olduğunu göstermiştir. DİSK yöneticilerinin, bu yasaklama kararı karşısında yürüyüşe geçen emekçilere eylemlerinden vazgeçmeleri için çağrıda bulunmaları, Türk burjuvazisine gereken cevabın verilmesinde aciz olduklarını ortaya koymuştur.

Türk burjuvazisi her gerektiğinde işçi sınıfına karşı sınıf mücadelesi vermekten hiç çekinmemiştir. Burjuvazi ülkenin belirli bölgelerinde ve hatta bir ara tüm ülkede kanlı katliamlara başvurmaktan çekinmemiştir. 1977’de Taksim’de 1 Mayıs mitingine düzenlenen silahlı saldırı, bunlardan sadece bir tanesidir. Hatta belirli zaman için bile olsa, askeri darbe yoluyla tüm sendikal ve siyasi haklar yasaklanmıştır.

Türk burjuvazisi, grevleri ve sendikaları denetim altına almak istemiştir: Haziran 1970’de DİSK’in kapatılmak istenmesi veya 1982 Anayasasıyla grev hakkının sınırlanması ve baraj sisteminin getirilmesi bunun örnekleridir. Burjuvazi işçi sınıfının toplumsal ve siyasi hayatta eylemleriyle giderek yer almasını ve artan isteklerini sendika bürokrasisi ve devlet denetimiyle sınırlamak koşuluyla kabul etmiştir. Burjuvazi işçi sınıfına ekonomik yönden verdiği tavizleri, enflasyon ve işten çıkartmalar aracılığıyla geri almaya çalışmıştır. Sözde demokratik haklar, sadece parlamenter demokrasinin serbest olduğu dönemlerde geçerli olmuştur.

 Emperyalizmin dünyaya hakim olduğu bir dönemde, geç ve sınırlı bir büyüme gerçekleştiren Türk burjuvazisi, işçi sınıfına verebileceği tavizlerin ne kadar sınırlı olduğunu ortaya koymuştur. Geri kalmış bir ülkenin burjuvazisi olarak Türk burjuvazisi, emperyalist ülke burjuvazilerinin olanaklarına kavuşma şansına sahip değildir. Burjuvazi işçi sınıfına ve halk kitlelerine daha çok siyasi özgürlük, demokratik hak, daha yüksek gelir ve daha iyi bir hayat şartları vermekten acizdir.

 Askeri diktatörlük ile burjuva parlamenter rejim karikatürü arasında değişen ve sürekli işçi düşmanı hükümetler oluşturan Türk burjuvazisi, ülkeye getirebileceği demokrasinin sınırlarını da gösteriyor.