Sinif Mucadelesi

Ekim devrimi, yolumuzu aydınlatıyor

Çarşamba 6 Kasım 2013

7 Kasım 1917’de Lenin Petrograd İşçi ve Asker Sovyeti’ne hitaben şunları söylemişti: "Yoldaşlar, işçi köylü devrimi başarılmıştır. İşçi köylü devrimi ne anlama gelir? Burjuvazinin en ufak katılımı olmadan bizim kendi iktidarımıza, Sovyet hükümetine sahip olacağımız anlamına gelir. (...) Baskı altındaki kitleler, iktidarı, kendileri yaratacak." Lenin sözlerini şöyle tamamladı: "Biz bugün Rusya’da proleter sosyalist bir devletin kurulmasına kendimizi adamalıyız. Yaşasın dünya sosyalist devrimi."

İlk işçi devleti doğmuştu.

Lenin ve Bolşevikler için bu yalnızca bir başlangıçtı. Dünya sosyalist devriminin başlangıcı.

Yeni bir dönem gözler önüne seriliyordu. Baskı altındaki kitleler için sınırsız umut demek olan; aynı zamanda ilerlemeleri, geri çekilmeleri ve hatalarıyla dünya çapında mücadele anlamına gelen bir dönem. 7 Kasım 1917 (24 Ekim) tarihi aynı zamanda, bir sonucu yani 8 ay önce kitlelerin aniden sokaklara dökülmesiyle başlayan dönemin doruğuna işaret ediyordu.

Aniden hatta beklenmedik bir şekilde meydana gelen siyasi ve toplumsal patlama, hemen herkesi hayrete düşürmüştü. Yalnızca Çar polisini değil, yıllardır gayretle bu an için çalışan devrimci militanların büyük bir çoğunluğunu da.

Rusya’da devrimin gündemine aldığı görevleri yalnızca işçi sınıfı başarabilirdi. Diğer siyasi ve toplumsal güçlerin hepsi toplum dışına düştü. Sosyalizm, Rusya’da gündemde olmasa da, Avrupa ve dünya çapında gündemdeydi. Rusya’da küçük bir azınlık olduğu halde, işçi sınıfı, dünya işçi sınıfının ayrılmaz bir parçasıydı.

Lenin ve Bolşevik Partisi olayları bu ışık altında gördü ve zamanın egemen düşüncesinin tersine, şunları söyledi:

"Göreve başlama onuru Rus proletaryasına düştü ama unutulmamalıdır ki, hareket ve devrim yalnızca günden güne daha da güçlenen ve büyüyen -mesela Almanya’da- devrimci hareketin bir parçasıdır sadece. Görevlerimizi ancak bu açıdan tayin edebiliriz".

Bolşevikler için 1917’de "Rus" devrimi yoktu. Rusya’da bir proleter devrimi vardı. Bu yalnızca dünya sosyalist devrimi kavgasında bir ilk zaferdi.

O gün olduğu kadar bu gün de kapitalizm insanlığın yaşamsal sorunlarını çözemedi. Tam tersine! Ekonomik ve toplumsal yapıların gelişmesi, imtiyazlı azınlıklarla sömürülen çoğunluklar, zengin ülkelerle fakir ülkeler arasındaki eşitsizliklerin artmasıyla sonuçlandı.

Ekim Devrimi’nin bugünle ilgisi, öncelikle ve en başta işçi devriminin hâlâ tarihsel bir gereklilik olması gerçeğidir. Çünkü toplumsal gelişme açıkça bir çıkmaz içinde. Kriz öncesinde de durum böyleydi. Yalnızca ileri görüşten mahrum olanlar ve bundan çıkarı olanlar, insan toplumunun ancak, dünyanın görece zengin ülkelerden oluşan çok küçük bir kesimi içerisinde gelişmeyi sürdürebileceğini umabilir ve düşünebilirlerdi.

Gerçekte en başta zengin ülkeler de dahil olmak üzere yaygın krizden sorumlu olan kurallar (pazara hakim olan ve kâr peşinde gözü dönmüş ekonomik kurallar), ülkeler ve o ülkelerdeki sınıflar arasındaki eşitsizlikten de sorumlu.

İnsanlığın bilimsel bilgisi, teknolojik üstünlüğü, toplumsal ilerlemesi, kendi toplumsal yaşamına hakim olmasını gerektiriyor. İnsanın bilimsel alandaki titizliğiyle, para ve bölüşümün, iniş çıkışlarına hükmeden çapraşık kuvvetlere bağımlılığı arasında çok büyük bir uçurum var (bu tümüyle, insanın tercihi). Bu uçurum ne bir kültür, ne de bir bilim meselesi: Bu, gerçekleştirilebilecek bir toplumsal örgütlenme meselesidir.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 185 - 1 Kasım 2013  Site yaşamını izle Anma... Anma... Anma...   ?