Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2012 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 173 - 2 Kasım 2012 > Sinema... Sinema... Sinema...
“Meleklerin payı”
İngiliz yönetmen Ken Loach’un çektiği son film olan “Meleklerin Payı” vizyona girdi. Film çok az sinemada yer buldu ve muhtemelen uzun süre gösterimde kalmayacak. Ancak bu durum, filmin değerini azaltmıyor.
Yönetmen her filminde yaptığı gibi yine işçi sınıfının bir kesiminin yaşamını gözümüzün önüne getiriyor.
Dünyanın en gelişmiş, sanayileşmiş, zengin ülkesinde, İngiltere’ye bağlı İskoçya’da yaşayan gençlerin yaşamını ve toplumlarını görüyoruz. İşsiz, parasız, evsizler gençler, yozlaşmış ilişkiler. Zaten yönetmen filmi, ülkede resmi işsizliğin 1 milyonu aştığı geçen yıl çekti.
Gençler arasında artan işsizliğin, hem gençler üzerinde hem de tüm topluma olumsuz etkisini çarpıcı olarak görmek mümkün. Anlamsız bir şiddet batağına saplanmış, düzenli bir yaşam kuramamış bir avuç genç aslında istisna değil.
Cannes film festivalinde özel ödül alan filmin oyuncaları, tanınmış oyuncular değil.
Kavga, hırsızlık gibi “canice” suçlar işleyen dört gence, toplum yararına çalışma cezası verilir. Bu gençlerden birinin, tam o günlerde bir bebeği doğar. Kendi yaşadıklarını, bebeğine yaşatmak istemeyen, onu karşı karşıya olduğu tehlikelerden uzaklaştırmak isteyen genç bir babanın ailesi için ayakları üzerinde durma mücadelesi başlar. İşte bu mücadeleye “Meleklerin Payı” katılır.
İskoçya’da tahta fıçılarda bekletilen viskinin ortalama %2’si buharlaşmaktadır. Buna meleklerin payı denmektedir.
Viskinin, bu mücadeleye katılışı ise bu gençleri çalıştıran ve onlara yaşamlarını değiştirmek için moral destek vererek “bir şans” veren kişinin, viskiyle olan ilişkisinden gelmektedir.
Böylece “canice” suçlar işleyen, cahil, işe yaramaz gibi görünen bir gurup gencin aslında önlerine çıkan fırsatları değerlendirmek için ne kadar çaba gösterdiklerini ve de ne kadar yaratıcı olduklarını da görürüz.
Yönetmen, tek kelime politika konuşturmadan politik bir film yapmış. Filmin başında İngiliz adalet sistemini gözler önüne seriyor. Ardından işçiler arasındaki dayanışmayı ve vefakarlığı.
Daha sonra da hangi ülkeden olursa olsun zenginlerin sırf eğlence için para saçmalarıyla, yine sırf eğelence için dolandırıcılık yapmaktan çekinmemeleriyle yoksulların yaşamlarını sürdürmek için her türlü riski göze alıp para kazanma kaygılarını gözler önüne seriyor.
Her şeye rağmen, bir sızlanma filmi değil. Aksine hiç olmazsa guruptan birinin, bebeği için iyi bir yaşam kurma amacıyla yaşamını dönüştürmek için gösterdiği çabada nasıl başarılı olduğunu, biraz da güldürerek anlatıyor.