Sinif Mucadelesi

Evet, sorun çözülebilir! Ama kimin yararına?

Salı 10 Temmuz 2012

Başbakan’la görüşen Diyarbıkar milletvekili Leyla Zana, özetle şu önerilerini ilettiğini açıkladı: “Uludere katliamı için devlet özür dilesin, Öcalan ev hapsine alınsın, ana dilde eğitim, Oslo süreci denen görüşmeler yeniden başlasın, KCK tutuklamaları bitsin.”

Söylenenler arasında konuşulmamış akla gelmemiş hiçbir şey yok. Hükümet çevreleri ve de Kürt çevreler bu görüşmeye önem gösterdi. Birinciler överek, ikinciler eleşterek.

Başbakan daha önce de CHP yönetimiyle görüşmüş ve çözüm yöntemi önerilerine olumlu tepki vermişti. Görünürde hükümet çalışıyor. Elbette bizzet başbakanın “Kürt sorunu bitmiştir” demesinin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen. Ancak öte yanda çatışmalar sürüyor ve evlerine tabutla dönen gençlerin sonu gelmiyor.

Zana’nın dile getirdiği talepler, AKP hükümeti tarafından birkaç günde gerçekleştirilebilir. Hükümetin, istediği her yasayı meclisten geçirme imkanı var. Nitekim patronların çıkarına ve hükümetin yayarına olacak her yasayı, bir gecede geçiriyor. Hatta hükümet, DTP’nin desteğini alarak, ki bu konuda destekleyeceklerdir, anayasayı bile değiştirebilir.

DTP tarafından, “çözüm için top başbakanda” açıklaması geldi. Oslo görüşmelerinde bir uzlaşmaya varıldığı ancak AKP’nin uzlaşma maddelerine uymadığı terarlandı.

Leyla Zana, hükümetin düzenin yasal çerçevesindeki gücü ve yürrütüğü pazarlık konusunda yanılmıyor. O halde neden “çözüldü” denen Kürt sorunu çözülmüyor?

Çatışmalarda ölenlerin, acıları çekenlerin ezici çoğunluğu Kürt ve Türk yoksulları olsa da görüşmeleri, pazarlıkları onlar yapmıyor, onların talepleri dinlenmiyor. Kürt siyasetçiler, Kürt yoksullarını değil Kürt burjuvazisinin ve aydınlarının taleplerini ileri sürüyor tıpkı Türk hükümeti gibi.

Zana’nın hangi sınıfın çıkarlarını savunduğu taleplerinden belli: Kürt illerindeki yoksulluğu, batının iki katını aşan işsizliği, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki geriliği dile getirmiyor. İleri sürdüğü siyasi talepler, karnını doyurma derdi olmayıp siyaset yapma imkanı olan Kürt orta sınıfının talepleridir.

Yani onlar da bu düzenden yer istiyorlar. İşte anlaşmazlık buradan geliyor. Siyasi sistemde yer kapmak, ülkenin zenginliklerinden, sömürü yoluyla üretilenlerden belli bir oranda yararlanma ve yönlendirme olanağı verir. Türk burjuvazisi, olanaklarından bir kısmını Kürt burjuvazisiyle paylaşmaya razı ama Kürtlerin istediği kadarını vermeye yanaşmıyor.

Örneğin bölgesel asgari ücret uygulanırsa, bugün DTP buna karşı çıkıyor ama Kürt patronlar buna itiraz etmeyecek. Devletin her tür inşaatlarında, onbinlerce Kürt işçi, taşeron firmalarda, iş güvencesi, işgüvenliği olmadan ağır şartlarda çalışıyor, çalışacak. Kürt patronlar, en öndeki taşeron olmak istiyor. İhaleleri almak için siyasi sistemde olmak lazım.

Kürt sorunun temelinde Türk burjuvazisinin doymak bilmez kâr hırsı var. Geçmişte çıkarları için Kürt halkını katlettirdi. Bugün durum değişti. Şimdi yine çıkarları için bir şeyler vermeye razı fakat milyonlarca Kürde değil, bir avuç Kürt patrona ve siyasetçisine.

Bu nedenle Kürt sorunu, gerçekten de Zana’nın söylediği gibi bu hükümet tarafından çözülebilir. Ancak ortaya çıkacak sonuç Kürt emekçileri ve yoksulları için ne anlama gelecek, yaşamlarına hangi iyileştirmeyi getirecek?

Nasıl Türk emekçilerin bu düzenden bir beklentisi olamaz, Kürt emekçiler için de durum farklı değil. Emekçiler, düzenin siyasetçilerine değil, ulusal sorunlar dahil sınıfsal sorunlarını da çözmekte kendi güçlerine güvenmeli. (03.07.12)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2012  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 169 - 6 Temmuz 2012  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?