Sağlıkta dönüşüm yine emekçileri vurdu!
Hükümet, meclis yaz tatiline girmeden önce aldığı Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma yetkisiyle geçtiğimiz ay gece yarısı 663 sayılı kararnameyi çıkardı. Ardından SGK’da değişiklik yapıldı. Bu kararnameye göre her ildeki tüm hastaneler, Kamu Hastane Birlikleri adı altında kâr amaçlı çalışan bir şirket bünyesine alınacak. İlk olarak Kayseri’de “Kamu Hastaneleri Birliği” yönetimine vergi dairesi eski başkanı atandı. Seçilen kişinin geçmişi, neyin önemseneceğini anlatıyor.
Sağlık meslek örgütleri ve sendikalar, sağlığın ticarileştirilmesinde ciddi bir adım olduğu için eylem yaptılar. 21 Aralık’ta sağlık ve eğitim emekçilerinin ağırlıkta olduğu protesto gösterileri yapıldı.
Türkiye’de özel sağlık sigortası kapsamı çok düşük olduğu için özel hastanelerde veya devlet hastanelerindeki sağlık hizmetlerinin parasını devlet ödüyor. Sağlık hizmetlerinde ve haklarında yapılan bazı iyileştirmeler ve başka nedenlerle sağlık bütçesi son yıllarda şişiyor. Oysa sağlıkta dönüşümün amacı, sağlık hizmetlerine bütçeden giden parayı kısmak.
Program, önce sağlık hizmetlerini daha doğrusu sağlık sektörünü genişletmeyi sonra kamu açısından daraltıp özel sektör açısından genişletmeyi öngörüyordu. İlk adım tamamlandı, sağlık sektörü büyüdü. Şimdi ikinci adım atıldı.
Bu kararname çıkmadan önce Sağlık Bakanlığı, ilaç şirketlerinden aldığı kanser, şeker gibi sürekli olan hastalıkların ilaçlarına yapılan masrafı kısmak için artık yüzde 40 iskonto istediğini açıkladı. İlaç şirketleri bunu kabul etmeyince sözde “çözüm” bulundu. Her reçete için 3 lira katılım payı, dördüncü ilaçtan sonrası için birer lira daha alınacak. Yani ilaç şirketlerinden alınamayan para hastanın cebinden alınacak. İşte “Sağlıkta Dönüşüm”.
Sadece bu da değil, ücretsiz olan Aile Hekimi muayenelerinde de artık katılım payı alınacak. Özetçe hastalara şu söyleniyor: Nasıl olsa aynı parayı ödeyeceksiniz, özel hastanelere gidin!
Sağlıkta cepten ödeme artmaya devam edecek. Çünkü 1 Ocak’tan itibaren Yeşil Kart masrafları da SGK’ya dahil ediliyor. Yani SGK’nın harcaması artacak, dolayısıyla “katılım payı” denen cepten ödeme de artacak. Nitekim ilk katılım Yeşil Kart sahiplerine geldi.
Son çıkarılan kanunla 1 Ocak’tan itibaren 9,1 milyon yeşil kartlı, bir yıl içinde aşama aşama SGK bünyesine alınırken yeşil kart sahibi olan kişi sayısı azaltılıyor.
Her kart sahibinin bir kartı kullanım süresi yani vizesi var. Vize süresi dolan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında yaptıracakları gelir testind aldıkları puana göre dört sınıfa ayrılıp durumları belirlenecek. Ailede kişi başı gelir asgari ücretin üçte birinden yani 279 liradan az olduğu tespit edilenlerin primleri devlet tarafından ödenecek, sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacaklar. Geliri asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında olanlar 33 lira, geliri asgari ücretle asgari ücretin iki katı arasında olanlar 100 lira, geliri asgari ücretin iki katının üzerinde olanlar da 200 lira prim ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.
Bu kanunun çıkışı bir gerçeği de ortaya koydu: 1 milyon 700 bin kişi yani her 40 kişiden birinin sağlık sigortası yok. Üstelik bu kişiler, gelir testi yaptırmazlarsa, ancak en üst pirimi ödeyip sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.
Sağlık sisteminin dönüştürülmesinde, sağlık emekçilerinin ve sağlık hizmetlerinden yararlananların çıkarları ve ihtiyaçları gözetilmiyor. Artık hastanelere gitmek, her türlü ilacı bulmak, son çıkan testleri yaptırmak, en modern tekniklerden yararlanmak mümkün. Bunlar bir ilerleme gibi gösteriliyor. Evet, bir ilerleme olsa bile birçoğunun, özellikle özel hastanelerde yapılanların, teşhis ve tedavi amaçlı olmayıp kazanç amaçlı olduğu herkesçe biliniyor.
İnsan sağlığının kazanç konusu yapılması, hükümetlerin bu sektörde kâr peşinde koşan ilaç ve hastane şirketlerinin çıkarlarına uygun düzenlemeler yapması kabul edilemez. (29.11.2011)