Sinif Mucadelesi

Emekçilere karşı uygulanan kemer sıkma siyasetine ve planlarına hayır!

Pazar 13 Kasım 2011

Yaz aylarında dolar ve avro kurunun artmasıyla emekçilere karşı başlayan saldırılar son aylarda giderek hızlanıyor. Bu saldırılar hem temel gıda maddelerine, temel ihtiyaçlara zam yapılması hem de sosyal haklara saldırı şeklinde gelişiyor.

Türk-İş’in son verilere göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 913 lira, yoksulluk sınırı ise 2.975 lira olarak açıkladı. Asgari ücretin 660 lira ve ücretlerin önemli bir kısmını bin lirayı geçmediği bir ortamda emekçilerin ve yoksulların durumunun ne olduğunu tahmin etmek zor değildir!

Ücretlerde bir değişiklik olmadığı gibi doğal gaza, elektriğe, ulaşıma, benzine, ÖTV ve gıda malzemeleri önemli oranlarda zam yapıldı. Gelecek yıl içinse şimdiden fiyat artışı yüzde 10.2 (en az) olarak saptanmasına rağmen asgari ücret artışı yüzde 6 olarak kararlaştırıldı.

Hükümet zam değil, “güncelleme” diyor. Bir yönüyle doğruyu söylüyorlar. Çünkü artan işsizlik ve yoksulluktan ötürü tüketimin azalması veya faizlerin az olsa düşmesi nedeniyle kârları düşen patronların kâr oranlarını güncelliyorlar.

Hükümetin saldırıları başka yönlerden, sosyal hakların kısıtlanması yönünden de sürüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yeni bir “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Taslağı” hazırladı. Bu yeni tasarı, herhangi bir iyileşme getirmediği gibi birçok yönüyle işçi sağlığını bir ticaret alanı haline çevirmeyi öngörüyor. Örneğin, tasarıya göre, işyerinde alınan iş ve işçi sağlığı önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemekle işveren yükümlü kılınıyor (md7). Böyle bir karar, ciğeri kediye teslim etmektir.

Ek olarak, “Çalışanların yükümlülükleri” bölümü, tüm yapılması gerekenleri işçilerden bekleniyor. İşyerlerinde bugün fiilen yapılan; iş kazasında işverenin sorumluluğunun işçiye yüklenmesinin önündeki engeller kaldırılıyor. Örneğin “koruyucu önlemlere ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar vermeyen işveren veya vekiline 300 lira idari para cezası verilir (md37). Önlem alınmaz da işçi ölürse 80 lira ceza (md36) öngörülüyor.

Cumartesi gününün hafta tatili olmaktan çıkarılmasını gündeme getiren bakan, artık sözünü etmiyor ama tıpkı başka konularda olduğu gibi bunun da bir süre sonra, emekçilere saldırı halinde geri dönmesi hiç şaşırtıcı olmayacak.

Saldırılar karşısında emekçilerden tepkiler geleceğini tahmin eden patronlar ve hükümeti sendikaları daha da etkisiz hale getirmek amacıyla son aylarda konfederasyon yöneticileriyle yeni tedbirler aldılar.

Kamu emekçilerinden ve sendikalardan da gizli olarak, sendikalar kanunun değiştirmeye yönelik hükümet ve konfederasyon arasında pazarlık sürüyor. Mevcut yasada 3 yıl olan genel kurulların toplanma süresi 4 yıla çıkarılacak. Zaten çok sınırlı olan işyeri temsilciliği sayısında da önemli kısıtlamalar olacak. Örneğin şimdi en çok 7 olan temsilci hakkını bile 3’e indiriyor!

Hükümet üyeleri, emekçilere her saldırı paketini, çok yararlı düzenleme olarak gündeme getiriyor. Sağlık sisteminde yaygınlaşan cepten ödeme, kıdem tazminatı hakkının kısıtlanma çabası gibi. Bu siyaset sadece ücretlileri değil, her kesimi etkiliyor. Örneğin et fiyatı ucuzlatma bahanesiyle hayvan ithalatının sonucu, köylünün ve en alttaki satıcıların daha da zor duruma düşmesi oldu.

Ancak patronlar ve hükümet şunu unutuyor, korkunun ecele faydası yok! (03.11.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 161 - 4 Kasım 2011  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?