Sinif Mucadelesi

Tibet : Pekin baskı ve şiddet uyguluyor, batılı ülkeler görmemek için başlarını çeviriyor

Perşembe 17 Nisan 2008

Çin polisinin kalabalıkların üzerine ateş açtığını inkar ettiği ve askeri savaş yasalarının uygulandığı Tibet’in başkenti Lhasa’da ne olup bittiği tam olarak bilinmiyor. Dalay Lama’nın 13 Mart 1959’da zorla sürgüne gönderilmesinin yıldönümünün protesto göstericileri tarafından anılmasından sonra, bu gösterilerde ölenlerin sadece onlarca kişi olduğu beklenebilir mi?

Dalay Lama şimdi olduğu kadar geçmişte de, resmi olarak, Mao Zetung tarafından 1949’da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin taşra bölgesi olan Tibet’in dini ve politik lideri olmak istiyordu. Çin, Maoist rejim iktidara geldiğinde, büyük güçlü devletlerin Çin’de kendilerine yurtluk edinmek amacıyla kesip biçmek için birbirleriyle rekabet eden yabancılara karşı yapılan savaşların ve iç savaşların yarattığı kargaşalıktan çıkıyordu. İşte yüzyıllardan beri Çin İmparatorluğu’na bağlı olan Tibet, bu ortamda, yarı bağımsızlığını elde etti.

Tibet, Çin’den daha büyük bir geriliğe gömülmüş olarak kaldı. Böylece 1949 yılında nüfusun yarısından fazlası, sayıları toplam nüfusun yüzde 5’ini oluşturan toprak sahiplerinin serflerine (toprakla alıp satılan emekçi köylülere) dönüştüler. Köylülerin sırtından geçinen asalaklar olarak yaşayan Budist keşişler (lama) bu ortaçağ topluluğunun en yüksek tepesinde ise, fani ve manevi bir senyör, Dalay Lama hüküm sürüyordu.

1951’de Lhassa’ya giren Çin “ulusal kurtuluş ordusu", Dalay Lama ile “Tibet’in barışçı yolla kurtuluşu üzerine 17 maddelik uzlaşma”yı imzaladı. Pekin, kendi rejiminin tanınması karşılığında, Pekin’in onayıyla Tibet’i yönetmeye devam edecek olan Dalay Lama’nın sosyal sistemine dokunmama yükümlülüğü üstleniyordu.

Pekin, 1956’daki, hatta 1957 ve 1958’e kadar uzayacak olan Çin karşıtı ayaklanmadan sonra, Dalay Lama’dan vazgeçme yolunu tercih etti. Dalay Lama 1959’un Mart ayında hapsedilmekten kurtulmak için Tibet’ten kaçtı. Tibet’te serf ve köleciliğin resmi olarak yürürlükten kaldırılması onun ülkeyi terk etmesinden sonradır. Pekin’e göre, dürüst sözünün eri olmayı terk etmiş olan Tibetli keşişleri ve feodalleri hedef alan diğer bir önlem olarak 1961’de, toprağın “kamulaştırılması”na karar verildi.

Bununla birlikte, ABD ve onun Tibetli yandaşları, Soğuk Savaş’ın döneminde, Mao’nun rejimini zayıflatmak için ayrılıkçı Tibetlileri kışkırtmaya giriştiler. Hatta Tibetli gerillalar Kolorado’daki CIA kamplarında eğitim ve antreman yapmaya gidiyorlardı. Görüldüğü kadarıyla da bu pek bir sonuç vermiyordu.

Batılı yöneticilerin çoğu, Dalay Lama’nın kişiliğinde, onun feodal bir teokrasinin (yetkilerin din adamlarınca kullanıldığı ve iktidarın yine din adamlarının elinde olduğu sistem) başında olduğu geçmişini, işkence, serf (emekçilerin toprakla birlikte alınıp satılabildiği sistem) sistemi hatta kölecilik sistemini kullandığını bilmezden gelerek, «tinsel, ruhani başvuru öğeleri» buldular, bu ise onun 1989’da Nobel Barış Ödülü’nü almasını sağladı.

Pekin rejimi nüfuzunu arttırmak için tutuklamalar, muhaliflerin mahkum edilmesi, Tibet’te çok sayıda koloninin kurulması ile cevap verdi. Kuşkulu şahıslara dönüşen Budist keşişler baskı ve şiddete maruz kaldılar ve sözde Kültür Devrimi süresince görevlerinden zorla uzaklaştırıldılar ya da öldürüldüler.

Çin’i ekonomik ve politik olarak birleştirmeye girişen rejim, kendi öz amaçlarını izliyordu. Rejim ayrıca Tibet’i genellikle olumlu sonuçlarla, ortaçağdan çıkarmaya da girişti. Halkın var olma koşulları değişiyordu. 1950’de 36 yıl olan ortalama yaşama süresi 1990’da 61 yıldan fazla oldu. Çocuk ölümleri sayısı azaldı ve nüfus iki katından fazla arttı. Kafaları din okullarında tıka basa gereksiz yere doldurulması yerine Çin ve Tibet dilinde eğitim yaygınlaştı.

Bununla birlikte Çin nüfusunun tümü için antidemokratik olan rejim, Tibet için de kendini dışardan dayattığı ölçüde antidemokratikti. Nispi ekonomik ve politik ilerleme baskı ve zulmü de o derecede dayanılmaz kılıyordu.

Çin’in diğer bölgelerinde, halkın ateşli tepkilerine sıkça rastlanıyordu ve bu kızgınlık yolsuzluk, sömürü, yönetim kadrolarında ve patronlar düzeyinde çalıp çırpma ile somutlaşıyordu. Ancak Tibet’te bütün sosyal ve politik anlaşmazlık ve çatışmalar, tüfekleri tutanlarla protesto gösterisi yapanların etnik kökenleri bir olmasa da ulusal iç çatışma niteliğine bürünüyordu.

Çin politikası hatta rejimi tiksinti veren yöntemlerle Tibetli emekçi sınıfları Dalay Lama ve çevresindeki din adamlarının yönettiği feodal kampa atarak, onların çıkarlarını eski ustaların çıkarlarından ayıran olguları maskelemeye yöneldi.
LO (21.03.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 118 - 4 Nisan 2008  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?