Sinif Mucadelesi

Bu seçimin anlamı işçi sınıfının sorunlarının ve taleplerinin laf cambazlığıyla geçiştirilmesidir!

Pazar 15 Mayıs 2011

Siyasi partiler, seçim vaatlerini açıkladı. Sanki birbirlerinden çok farklı görüşleri, çok farklı ekonomik ve siyasi bir düzeni savunuyorlarmış gibi hiç biri diğerinin programını beğenmiyor. Uygulanamaz olduğunu anlatıyor. Oysa tüm partiler, bugünkü düzeni; işçinin sömürüsünden gelen kâra dayalı, patronların hakimiyeti olan kapitalist düzeni savunuyor.

Hiçbir parti, fabrikalarda ve işyerlerinden başlayıp her yere yayılan, patronların işçiler üzerindeki iş ve ücret baksına son vermeyi amaçlamıyor. Herkese bir iş bulmayı devletin görevi haline getirmiyor, insanca yaşayacak bir ücreti zorunlu kılmıyor.

Patronlar kâr rekorları kırıyor. Kasaları tıka basa parayla doldu. Ancak öte yanda resmi işsiz sayısı üç milyonu aştı, sokaklarda yaşayan binlerce çocuk, genç, yaşlı var. İleri demokrasinin olduğu, dünyanın 16’ıncı büyük ekonomisi olan Türkiye’de her dört çocuktan biri aç. Hiçbir siyasi parti, patronların kârından alıp herkesi iş ve yeterli bir ücret vermeyi söylemiyor.

İşsizlik krizdeki Avrupa’da yüzde 10’a dayandı, Türkiye’de kriz yokken yüzde 13’e çıktı. Türkiye ekonomisi büyüyor, işsiz sayısı da ekonomiyle birlikte büyüyor. Bunun nedeni patronların az işçiyle çok iş yaptırma siyaseti. Gençleri, toplumu çürüten işsizliği önlemek patronlara dur demekle mümkün.

CHP iş sahası açacağını söylüyor. Evet bu gereklidir. Ancak patronlarla aralarını bozmamak için özel sermayenin fazla girmediği hayvancılığı söylüyorlar. Başka? Başka bir şey yok!

Çok övülen ekonomik büyüme aslında 2008 yılı seviyesine ancak ulaştı. Üstelik istikrarlı değil; bir yıl büyüme var, bir yıl küçülme. Yani maddi temeli olan istikrarlı bir büyüme değil.

Bankaların, sigorta şirketlerinin kârı, gökdelen, otoban inşaatlarının masrafları ve daha bir çok şey üretim gibi gösteriliyor. Daha yüksek kazanç için bir süreliğine, bankaların verdiği yüksek faize gelen para, ekonomiyi döndürüyor, bu para ile iş yapılıyor.

Patronlar, üretimden kazandıklarını yeniden üretime değil, daha büyük kazanç için borsaya, bankalara yatırıyor. Böylece sıcak para birikiyor. Ekonomiyi vurguncuların kazanç alanı olmaktan çıkaracak bir düzenleme öneren siyasi parti yok.

Enflasyon, krizdeki Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 1 civarında, Türkiye’de ise resmi olarak yüzde 4’ün altına inmedi. Gerçekte, özellikle temel gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle emekçiler için çok daha yüksek olan enflasyon, emekçilerin satın alma gücünü kemirerek yaşamı zorlaştırıyor. Hiçbir siyasi parti, enflasyonun yeniden fırlamasını engelleyecek ya da emekçileri enflasyon karşısında koruyacak bir önlem önermiyor.

Çeşitli nedenlerden ötürü Türkiye dünyayı sarsan ekonomik krizden henüz çok etkilenmedi. Ama bunun bir garantisi de yok. Ekonomik krizi, bazı patronlar fırsata dönüştürebiliyor ama tüm emekçilerin yaşamını alt üst ediyor.

Medyada, bu seçimin anlamı üzerine bol bol tartışma yapılıyor. Anayasanın değiştirileceğinden bahsediliyor. Sanki daha yeni değiştirilmemiş gibi. Hükümet tek başına istediği değişikliği yapabilirdi, neden o zaman gerekli gördüklerini yapmadı?

Seçim, emekçilerin düzen partilerine bir süre için daha onay vermeleri gerektiği için yapılıyor. Demokrasi görüntüsü bunu gerektiriyor. Sınıf temelinde, milliyet temelinde siyasi parti kurmak yasaktır. Oysa Türkiye’nin temel sorunu; işçi sınıfı ve Kürt halkının sorunlarıdır.

Hiçbir seçim emekçilerin yaşamında belirleyici değişiklik yapmadı, bu seçim de yapmayacak. Emekçiler, iyi bir yaşam için örgütlenip mücadele etmeli. (04.05.2011)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 155 - 6 Mayıs 2011  Site yaşamını izle Başyazı   ?