Sinif Mucadelesi

G8-G20: Boşuna kopartılan gürültüler

Cumartesi 17 Temmuz 2010

Kanada’nın Toronto şehrinde buluşan zengin ülkelerin devlet başkanlarının toplantısının ardından, Kanada Başbakanı heyecanla: “Şimdiye kadar katıldığım G8 toplarının hiç birinde, katılan devlet Başkanlarının bu defa gösterdikleri bağ kurma ve ortak davayı savunma heyecanını görmedim” dedi.

Orada bulunan en satılmış gazeteciler bile bunun çok abartılı olduğunu ve bu kadar heyecana yol açacak hiçbir sonucun ortada olmadığını kabul etmek zorunda kaldı. Tabii önce 8, sonra 20 kişi olarak bir masa etrafında buluşma sevincinin maliyetinin bir milyar avro olduğu göz ardı edilmemeli.

Her ülke basınında ve hükümet çevrelerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu zirve çok önemli imiş gibi yansıtıldı. Başbakan Erdoğan’ın Obama ile yaptığı görüşme, hükümet ve medya çevreleri tarafından yere göğe sığdırılmadı. Ancak, ekonomik krize karşı hangi önlemlerin alındığı fazla gündeme getirilmedi çünkü zaten Türkiye’de kriz yok!

Bazı yabancı gazetelerde de, krize karşı önlem olacak ciddi karar alınamamasının nedeni olarak Obama ve Erdoğan’ın anlaşamaması gösterildi. Bu anlaşmazlığın nedeni, Obama’nın maç izlemek için başbakanı bekletmesi mi acaba?

Bu zirve, hükümettekilere, halklarını oyalamak için imkan vermekten başka bir işe yaramadı.

Sarkozi her zamanki gibi palyaço numaraları yapıp sayesinde bankalara bir vergi uygulama fikrinin ilerlediğini iddia edip kendinden memnun kaldı. Günlük Le Figaro gazetesi Fransa’da bankalara uygulanacak verginin getireceği toplam miktarının bir milyar avroyu geçmeyeceğine vurgu yaptı. Yani G8 ile G20 zirvesi için yapılan harcamaların tutarını geçmeyecek. Yani ne BNP, Credit Agricole, Societe Generale (Fransız bankaları) ne de Goldman Sachs (Amerikan bankası) gibi bankaların hissedarlarını korkutan titrettirecek bir durum yok!

Dünya banka sistemine çeki düzen getireceği iddia edilen bu verginin toplamı, bankaların borsacılarına verdiği miktara bile ulaşmayacak. Hatta bu kararın uygulanacağı bile kesin değil.

Yeryüzündeki bütün önemli devlet başkanlarının ortak noktası, herkesin her şeyden önce kendi ülke kapitalistlerini savunmasıdır. Tabii ki hepsi kapitalist ekonominin krizinin esas bedelini işçi sınıfına ve yoksullara ödetmekte hemfikirler ama bunun dışında herkes kendi öz çıkarlarını savunuyor.

Örneğin Avrupa’da Almanya, Fransa ve İngiltere yöneticileri, kendi burjuvazilerinin çıkarlarına ters düşecek hiçbir anlaşmayı kabul etmiyor. Böyle bir şeyin yeryüzü seviyesinde gerçeklemesini beklemek boşunadır.

Devletler, kapitalist ekonominin krizine çare bulmaktan acizdir. Çünkü bu düzen, ne düzeltilebilinir ne reformlarla düze çıkabilir. Bu durumda, toplanan devlet başkanlarının esas görevi, suyu bulandırarak kendi efendilerinin çıkarlarını savunmaktır.

G8 ve G20 zirvelerinde yapılan bunlardır. Amaç para babalarının dünya üzerindeki ekonomik diktatörlüğünü gizlemektir. Ama bu çabaların gittikçe boşuna olduğu daha da gün ortasına çıkıyor.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 145 - 2 Temmuz 2010  Site yaşamını izle Güncel… Güncel… Güncel…   ?