Sinif Mucadelesi

Vaatler aynı, söyleyen farklı

Cumartesi 17 Temmuz 2010

CHP yönetimine gelen Kılıçdaroğlu “halktan yana bir düzen” kurmaktan bahsedip, “hepimiz çalışacağız, haramilerin iktidarını alaşağı edeceğiz. Üreteceğiz, istihdam yaratacağız ve hakça bölüşeceğiz” diyor.

Bu sözler, işsizliğin rekordan rekora koştuğu, gençlerin üniversite kapısında, işe giriş sınavlarında ter döktüğü, 38 kişinin alınacağı 6 aylık asgari ücretli işe 1.700 kişinin başvurduğu bu günlerde, umut yaratıyor.

Elbette bunlar hatta daha ilerileri, utanmaz siyasetçilerin iktidara gelmek için söyledikleri sözlerdir. Nitekim 1970’lerde CHP’nin başındaki Ecevit, “toprak işleyenin, su kullananın” diyordu.
Burjuvaziye hizmet etme yarışındaki, en sağından soluna kadar tüm politikacılar, sıra bekliyor. CHP yöneticileri, yeni başkanları ve kitleleri oyalayabilecek siyasetleri ile burjuvazinin önemli bir kesimi için, artık yıpranan AKP’ye karşı bir seçenek haline geldiklerini biliyorlar.

Ancak bugün CHP’de yaşanan değişim, burjuva düzenin bir oranda önünü tıkayan sorunların çözüm yolunun açılması yönünde de bir adım olabilir.

Büyük burjuvazinin çıkarları doğrultusunda, Avrupa Birliği ekseninde yapılmak istenen değişimler, asker, sivil Kemalist kadroların ve onların etrafında toparlananların engeline takılıyor. Bu politikalar, Kürt sorunundan, ordunun geriletilmesine, burjuvaziye zaman zaman dayatılan “ulusal” çıkar engeline kadar, geniş bir alanı içeriyor. Baykal, bu kesimlerin sözcüsü ve önderiydi. Onun ve ekibinin gitmesi, bu kesimleri temel alan siyasetin de gitmesi demek.

Kılıçdaroğlu, Baykal döneminde gerginlik yaratan ve burjuvazinin de işine gelmeyen bu konulardan hiç bahsetmiyor. Burjuvazinin siyasetini devlet ve ülke düzeyinde somut olarak uygulayacak ve bir ölçüde bunun bedelini ödeyecek olan kadrolar, Kemalist ve milliyetçi kadrolar. Nasıl AKP’nin iktidarı, “İslamcı” kesimleri cesaretlendirdi ve aynı zamanda onları susturdu ise CHP ve MHP’nin iktidarı veya güç kazanması da bu kesimleri savunma durumundan çıkarıp cesaretlendirecek. Bu, gerekli değişimlerin yapılması için önemli bir rahatlatma sağlayacak.

AKP hükümeti, burjuvazinin siyasetini uygulamaya devam etmek istese da kendi sınırlarına dayandı. İşte bu nedenle, burjuvazinin daha önce denediği ama başarılı olamayan Mustafa Sarıgül, Abdülatif Şener ve daha başkaları gibi alternatif aday arayışı CHP’de başarıya ulaştı.

Kılıçdaroğlu, neredeyse tüm düzeni değiştirmekten bahsediyor ama bunun için kitlelerden yapmasını istediği tek şey, CHP’ye oy vermek. Oysa demokratik, hakça, adil bir düzen ancak kitlelerin doğrudan böyle bir düzeni kurması ve sürmesi için çaba göstermesiyle mümkün.

Patronların işyerlerindeki haksızlıkları, bankaların ekonomideki hakimiyeti, devletin Kürtlere karşı demokratik olmayan uygulamaları nasıl değişecek? CHP iktidara geldiğinde, bugüne kadar bunları yapanlar birden vaz mı geçecek? Böyle bir şeyin olmayacağı açık değil mi?

CHP gibi sosyal demokrat partilerin tarihsel olarak temel görevi, çalışanların yanında imiş gibi davranıp, onları seçim sandığına yönlendirmek ve başarabildikleri sürece oyalamaktır. Baykal’ın önderliğindeki Kemalist kadrolar o kadar gerici ki bu rolü AKP oynuyordu. Şimdi CHP, rolünü geri alıyor.

Toplumda esas belirleyici olan ekonomik ilişkilerdir. Bu ilişkilerde bir değişiklik olmadığı sürece, yani kâra, insanın insanı sömürmesine dayalı bu kapitalist düzende bir değişiklik olmadığı sürece, emekçilerin sorunları çözülmez. Seçim, bu düzeni değiştirmenin bir yolu değildir. Emekçiler, seçim yoluyla hiçbir şey kazanmadı, kazanamaz. Eğer emekçiler bir beş yıl daha, bu sefer Kılıçdaroğlu tarafından oyalanmak istemiyorsa, yalnızca kendi örgütlerine ve mücadelelerine güvenmeli. (01.07.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 145 - 2 Temmuz 2010  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?