İran: İşçilerin mücadelesi azalmadan devam ediyor
İran’da hemşirelerin ve onlarla birlikte tüm sağlık sektörünün bu yaz başlayan mücadelesi, ülke geneline yayıldı. İsfahan’dan Tahran’a kadar her yerde gösteriler yapılıyor ve bu mücadeleler hız kesmeden devam ediyor.
Eylül ayının sonunda, 40 şehir ve 70 hastane eylemlerden etkilenmiş bulunuyor. Diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte hemşireler de, aylardır hükümete çalışma koşullarının ve düşük ücretlerinin iyileştirilmesi için çağrıda bulunuyorlar. Dahası, çalışmak zorunda oldukları fazla mesaileri de ödenmiyor. Hemşireler «Enflasyon dolar ile, maaşlarımız riyal ile» diyor. Bir başka sloganları da şu: «Artık işte ölmek istemiyoruz», çünkü bu kadınların birçoğu kelimenin tam anlamıyla yorgunluktan öldü, tamamen yorgunluğa yol açan kronik bir stres hastalığı olan «karoshi» nin (Aşırı çalışmanın ani kalp krizi ile ölüme yol açması) kurbanı oldular. Geçtiğimiz Mart ayında üç meslektaşlarının ölümü ve 2Ağustos’ta Sepidan hastanesinde hemşire olan Parvaneh Mandani’nin öldürülmesi isyanı körükledi. Grevci hemşirelerin birçoğu tutuklandı ve işverenleri tarafından işten atılmakla tehdit edilirken, baskı güçleri tarafından yapılan tehditler de giderek artıyor.
Sadece hemşirelerin ve sağlık çalışanlarının mücadelesi sözkonusu değil. Aslında, ülke genelinde ve çok çeşitli mesleklerde çalışan işçiler, hızla artan enflasyon karşısında (yıllık yüzde 60’ın üzerinde) daha yüksek ücretler, daha iyi çalışma koşulları ve hatta sadece hak ettikleri ödenmeyn ücretlerinin ödenmesi için grev ve gösteriler yapıyorlar. Kamyon şoförleri, bakır ya da kömür madencileri, petrol işçileri... çalışan ya da emekli işçiler her ay greve gidiyor ya da gösteri yapıyorlar.
92 milyon nüfuslu bu ülkede, tehditlere, işten çıkarmalara, tutuklamalara ve bazen ağır hapis cezalarına rağmen, işçi sınıfı mücadeleyi asla bırakmadı. Bu grevler işçilerin ekonomik çıkarlarını savunma alanında kalıyor. Ancak, özellikle Mahsa Amini’nin ölümüyle tetiklenen gençlik isyanından ve ardından gelen baskılardan iki yıl sonra, İslam Cumhuriyeti’nin çok sert rejimi karşısında, varoluşları itibariyle siyasi bir nitelik kazanıyorlar.
İran işçi sınıfı, İran sınırlarını aşan sınıf çıkarlarının farkına varırsa ve kendisini gerçek bir siyasi güç olarak örgütlemenin yolunu bulursa çok büyük bir güç olabilir. Sadece rejimi sarsmakla kalmaz, hatta onu devirebilir.
(LO, 23.10.24)