Amerika Birleşik Devletleri: işçiler enflasyonla karşı karşıya
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kuzeybatısındaki Boeing fabrikalarında çalışan 33 bin işçinin grevi 13 Eylül’den bu yana devam ediyor. Sendikanın yönetimle müzakere ettiği anlaşmayı reddetme kararı sayesinde, bu işçiler önümüzdeki dört yıl boyunca imzalanan yüzde 25’lik zammın ötesinde bir ücret artışı bekliyorlar.
Grevde geçen bir haftanın ardından, yönetim yüzde 30’luk bir artış teklif ederek ve bu teklifin «en iyi ve son teklif» olacağını söyleyerek pes etmeye başladı. IAM sendikasının başkanı, patronun verdiği bu ilk tavizi memnuniyetle karşıladı ve «bu Boeing işçilerinin başından beri haklı olduğunu gösteriyor» dedi. İki hafta önce sendikasının yüzde 25 lehine oy kullanmalarını tavsiye ettiğini belirtmeyi unuttu ve şu açıklamayı yaptı: «Greve giderek daha fazlasını elde edebileceğimize inanmıyoruz.» Sendika aygıtı böylece dünyanın iki ana uçak üreticisinden birinin propagandasında rol oynamış, kendisini kamuoyuna çöküşün eşiğindeymiş gibi göstermiş ve çalışanlarından taleplerini yumuşatmalarını istemişti.
Boeing’in bazı çalkantılar geçirdiği doğrudur; zira yıllarca güvenlik konusunda yapılan kesintiler bir dizi ölümcül uçak kazasına ve daha az ciddi ancak çok endişe verici başka kazalara neden olmuştu. Üretilen uçakların güvenliğini değilse bile en azından şirketin imajını iyileştirme umuduyla yeni bir Genel Müdür atandı. Boeing’in 2018 yılında 19.7 milyar dolar olan kârı, bir sonraki yıl 4.5 milyar dolara düştü. Ardından şirket Covid’in hava taşımacıların kapatıldığı yıl olan 2020 yılında 5,6 milyar dolar zarar bildirdi. Ancak o zamandan bu yana kârlar yeniden yükselişe geçerek geçen yıl 7,7 milyar dolara ulaştı. Grevcilerin de bildiği gibi Boeing 2011 yılından bu yana toplam 132 milyar dolar kâr elde edildi.
Ayrıca dört yıllık enflasyonun ardından ABD’nde günlük yaşamın neye mal olduğu da biliniyor: fiyatlar resmi olarak yüzde 22, gıda için ise yüzde 30 oranında arttı. Büyük şirketler pandemi sırasında ekonomik makinenin durduğunu gördüklerinde milyonlarca diğer çalışanla birlikte acımasızca işten çıkarıldıklarını hatırlıyorlar. Bugün grevciler için artık mesele, büyük hissedarların servetlerinin daha da büyüdüğünü göröek için kendilerini feda etmek değil.
Bu hoşnutsuzluk, Kansas’taki iki Textron uçak onarım fabrikasında greve giden 5 bin işçiye de yansıyor. Burada da grevciler, patronlarının Boeing sözleşmesini örnek alarak hazırladığı yeni sözleşmede öngörülen ve çok düşük olduğu düşünülen yüzde 25’lik ücret artışını reddettiler. Ücret talepleri aynı zamanda 17 bin AT & T telekom işçisinin geçtiğimiz ay dokuz eyalette sürdürdüğü grevin de temelini oluşturuyor.
Bu işçiler, haklı olarak, grevlerine ve kendilerini sömüren büyük kapitalistlerin çıkarlarını savunmak için uyguladıkları baskıya, Harris ya da Trump’ın kampanya vaatlerinden daha fazla güveniyorlar. (LO, 25.09.24)