«Suç Makinesi» bu düzenin ürünü
Bir polisi öldüren Geçti’nin suç dolu geçmişinin istisna olmadığı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileriyle destekleniyor. Resmi kayıtlara göre, suça sürüklenen çocukların karıştığı olay sayısı 2010 yılında 83 bindi. 2020 yılında bu sayı 114 bin olarak gerçekleşti. Bu yıl henüz daha bitmediği halde bu rakam 178 bin’e ulaştı.
Suça sürüklenen çocuklar en çok, yaralama, hırsızlık, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, satmak ya da satın almak, tehdit gibi suçlara bulaştırıldı. Çocuklar ve gençler, son yıllarda, bilim insanlarını, sanatçı, sporcu veya siyasetçileri değil, medyada ve çevrelerinde gördüklerinden etkilenerek kolay yoldan para kazanan, suç işleyen ancak ceza almayan kişileri, saygı gören mafya liderlerini kendine örnek alıyorlar. Üstelik adalet sisteminin, mahkemelerin, mafyaya karşı çok hoşgörülü olduğu da biliniyor.
Türkiye’de eğitimin zorunlu olmasına rağmen, resmi verilere göre en az 442 bin çocuk okula gitmiyor. Buna yaklaşık 454 bini aşkın yabancı uyruklu çocuk da eklendiğinde, toplam rakam 1 milyona yaklaşıyor. Bölgeler arasında fark da büyüyor. Marmara bölgesinde 5 yaşındaki her 10 çocuktan 9’ u okula giderken, Güneydoğu Anadolu’da her 10 çocuktan 7’si okula gidebiliyor.
Çocuklarını okutmak isteyen ailelerin bir kısmı yoksulluk nedeniyle çocuklarını okula gönderemiyor. TÜİK rakamlarına göre, eğitim harcamalarının yüzde 63’ünü en zenginler yaptı, en yoksullar ise eğitim ihtiyaçlarının sadece yüzde 1,5’ini karşılayabildi. Yoksul ailelerin eğitim sistemine giremeyen çocuklarının ve gençlerinin eğitim giderlerini devlet de karşılayamayınca bu çocuklar ve gençler sokaklarda, mafyanın, çetelerin ellerine düşüyorlar.
Okumayan çocuk ve gençlerin bir kısmı çalışıyor. TÜİK verilerine göre geçen yıl her 100 çocuktan 22’si işçiydi, önceki yıl her 100 çocuktan 18’i işçiydi. Milli Eğitim Bakanlığı, patronlarla birlikte çocuk işçiliği teşvik eden MESEM adlı bir proje yürütüyor. Aslında amaç çocuk yetiştirmek değil, patronlara ucuz işgücü, emek yaratmak. Öğrenciler, sınıflarda değil fabrika, inşaat ve atölyelerde, üç kuruş karşılığında çalıştırılıyor. Buralarda iş kazası geçirip ölen, sakat kalan, yaralanan gençler var. Bir çok genç, aile zoruyla MESEM’e dahil olmamak için okumak istemiyor. Bunlara üniversite mezunları arasında artan işsizlik, güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, düşük ücretler de eklendiğinde, gençlerin neden mafyanın, çetelerin ellerine düştükleri, suça sürüklendikleri gibi acı bir gerçeğin nedenlerini anlamak hiç de zor değil. Ve önemli olan bu « Suç Makinesi» üreten sistemi ortadan kaldırmak.
(27.09.24)