Sinif Mucadelesi

Lübnan: Netanyahu’nun savaşı yayılıyor

Cumartesi 26 Ekim 2024

İsrail ordusu 23 Eylül Pazartesi günü Lübnan’da geniş çaplı bir saldırı başlatı. Hava kuvvetlerini, topçularını ve tanklarını harekete geçirdi. Lübnan’ın güney ve doğusunun yanı sıra, başkenti Beyrut’ un güney banliyöleri de bombalandı.

İsrail Genelkurmay Başkanlığı tarafından «Kuzey Okları» olarak adlandırılan bu askeri operasyonun başlamasının ikinci gününde, Lübnanlı yetkililere göre 550’den fazla kişi hayatını kaybetti ve 1.800’den fazla kişi de yaralandı. Ülkenin güneyindeki hastanelere, yaralı akınıyla başa çıkabilmek için zorunlu ve acil olmayan ameliyatların iptal edilmesi emri verildi.

İsrail ordusu, Gazze’de kulandığı yöntemin aynısını kullanarak, yer belirtmeksizin tüm Lübnan halkını «Hizbullah binalarından» uzaklaşmaları ya da «köyü derhal terk etmeleri» konusunda uyardı. Başka bir deyişle, tüm Lübnanlılar hedef alınabilir denildi. Onbinlerce insan bombalanan bölgelerden kaçmaya başladı ve Lübnan yollarında büyük trafik sıkışıklığına neden oldu. İnsani yardım örgütleri, ülkenin 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren, güneyden 100 binden fazla kişinin göç etmeye başlamasıyla baş etmek zorunda kaldığı da göz önünde bulundurulursa, bu yeni mültecileri barındırmanın zor olacağı konusunda uyarıda bulunuyorlar.

Gazze’deki savaş başlar başlamaz, Hizbullah roketlerine karşı İsrail’in bombalı saldırılarıyla birlikte karşılıklı ateş yoğunlaşmaya başladı. Bu durum, Lübnan sınırı boyunca uzanan dört kilometrelik bir şeritte yaşayan 60 bin İsraillinin tahliye edilmesine yol açtı.

Aslında Hizbullah da, tıpkı Hamas gibi, politikalarının İsrail nüfusunun çoğunluğunu Nettanyahu’nun kucağına attığı gerçeğini umursamadan savaşını sürdürüyor.

Lübnanlı İslamcı örgütün liderleri düzenli olarak roket göndermekle yetinerek bir yandan Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını göstermek isterken, diğer yandan da İsrail’le geniş çaplı bir askeri çatışmadan kaçınmaya çalışıyorlar. Bu tırmanış Netanyahu hükümeti tarafından yapılan tercihlerin bir sonucu. Hizbullah’ın binlerce askeri personeli tarafından kullanılan çağrı cihazlarının ve telsizlerin uzaktan kumandayla patlatılmasından ibaret olan bu saldırının ilk aşaması, aylardır hazırlık yapıldığını gösterdi.

Netanyahu, 17 Eylül’den bu yana yerinden edilmiş İsraillilerin evlerine dönmesinin yeni bir «savaş hedefi» haline geldiğini ilan etti. Ancak bu sadece Gazze’ deki topyekûn savaş politikasının başarısızlığını gizlemek için bir bahane. Şimdiye kadar 40 binden fazla insanın ölümüne ve sayısız yıkıma neden olan savaş, ilan edilen hedeflerin hiçbirine ulaşamadı: Hamas «ortadan kaldırılmadı» ve serbest müzakere edilen bir anlaşma kapsamında serbest bırakıldı. Rehinelerin durumunu hiçe sayan Netanyahu, iktidarda kalabilmek için aşırı sağın desteğini alma telaşını sürdürüyor. Sonuç olarak, sonu görünmeyen bir savaş bir yıldır devam ediyor ve her geçen gün daha da fazla Filistinli kurban ediliyor.

İsrail Başbakanı bu cinayet politikasını sürdürebiliyor çünkü Amerikan yönetiminin sarsılmaz desteğine sahip ve bundan emin. ABD yönetiminin de, bölgedeki çıkarlarını savunmak için İsrailli müttefiklerinden vazgeçmeye hiç de niyeti yok. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in dediği gibi, Lübnan kendisini «çöküşün kıyısında» bulsa da, bölge halkları kaosa gömülüp, sürekli savaş tehdidi altında yaşasa da önemli değil. !

İsrail halkı için Netanyahu’ nun politikası bir çıkmaz sokak oluşturuyor, onlara hiçbir güvenlik sunmuyor ve onları sürekli bir savaş halinde yaşamaya mahkum ediyor. İsrailliler, 7 Ekim’den bu yana ülke tarihindeki en uzun savaşın maddi ve manevi sonuçlarını ödüyorlar.

Netanyahu bu savaş oyununu oynayarak yalnızca kendi siyasi geleceğini savunmuyor. Bölge halklarına karşı emperyalist düzenin polisi gibi davranıyor, ama aynı zamanda savaş halinde ve kalıcı güvensiz bir ortamda yaşamaya mahkûm edilen İsrail halkının çıkarlarını da reddediyor. İnsanları terörize etmenin ve toplu katliamlar yapmanın, emperyalist devletlerin egemenliklerini sürdürmek için kullandıkları yöntemler olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

İsrail hükümetlerinin 1948 yılından bu yana izlediği, Filistinlilerin ulusal varoluş haklarını inkar etme, topraklarını ellerinden alma ve onları zorla boyunduruk altında tutmaya çalışma politikasından vazgeçilmesi, giderek ölümcül hale gelen bu savaşlar dizisine bir son vermeden olanaklı olamaz.

(LO, 25.09.24)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Başlıca Makaleler  Site yaşamını izle 4 Uluslararası Gündem   ?