Ana sayfa > Sınıf Mücadelesi, Sayı : 305, 11 Eylül 2024 > 5 Uluslararası Gündem : Orta Doğu: Yangını Kışkırtan Ve Onu (...)
Orta Doğu: Yangını Kışkırtan Ve Onu Çıkaran Netanyahu
25 Ağustos Pazar günü Lübnan Hizbullah’ı, İsrail’e yüzlerce roket atma sorumlu-luğunu üstlendi. Bu, 30 Temmuz’da Beyrut’a düzenlenen bir İsrail saldırısıyla askeri ka-nadının üst düzey yöneticilerinden birinin öldürülmesine, gecikmiş ve aslında çok da ölçülü bir yanıttı. İsrail de derhal Lübnan’da Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen yüzlerce askeri noktayı bombalayarak misilleme yaptı.
8 Ekim’den bu yana İsrail Devleti sadece Filistin halkına ve Hamas’a karşı savaş yürüt-mekle kalmıyor, aynı zamanda İran, Yemen’deki Husiler ve Lübnan Hizbullah’ı ile de he-saplaşmaya çalışıyor.
Basın, İsrail’in Lübnan’daki askeri eylemlerini alaycı bir şekilde önleyici saldırılar ve hedefe yönelik suikastlar olarak nitelendirse de, gerçek oldukça farklı. Lübnan halkı, ülkenin içine sürüklendiği feci sefalete eklenen, onlarca ölüm ve yıkımla çok gerçek bir be-del ödüyor. Ve 25 Ağustos’ta Güney Lübnan halkı, bir kez daha, İsrail’in yoğun bombar-dımanlarının dehşetini yaşadı. Buna karşılık Hizbullah lideri Nasrallah, Tel Aviv’in güneyini başarıyla vurmakla övündükten sonra Lübnan halkına «Evinize dönün!» çağrısında bulundu. Bu, kendisine göre intikamın alındığını söylemenin bir yoluydu. İsrail Devleti ise bu saldırıların etkisini küçümserken, Nasrallah kendisini şunu eklemek zorunda hissetti: «Benjamin Netanyahu yalan söylüyor... ama bu onun daha az çılgınca şeyler yapacağını sağlayacaksa, önemli değil.»
Geçtiğimiz on bir ay boyunca Hizbullah’ın meşguliyeti, yöneticilerinin öldürülmesine bir yanıt bulmak olmuş gibi görünüyor. Tabanını güç gösterisiyle tatmin ederken, iste-mediği askeri tırmanıştan kaçınabilecek bir yanıt arıyor. İran’ı İsrail’e bir dizi doğrudan saldırı düzenlemeye iten de benzer bir endişeydi, ancak önceden uyarıda bulunarak ve yol açacakları güvencesini vererek yapıldı. Hem İran hem de Hizbullah, yöneticilerinin bazı ikiyüzlü açıklamalarına rağmen, İsrail’in ABD’den ne ölçüde destek aldığının çok iyi farkındalar. Temmuz ayında, «İsrail’in Beyrut’u bombalamasından endişe duyduğunu» söylerken ve savaşın tırmanmasından korkarken, Amerikan emperyalizmi bölgeye üç, İngilizler ise iki savaş gemisi gönderdi.
Her ne kadar topyekûn savaştan yana olan en fanatik bakanlarını susturmuş olsa da Netanyahu, Hamas ile ateşkes görüşmelerini süresiz olarak ertelemek için yeni bir bahane bulmuş olmaktan hiç de hoşnut değil. Lübnan, İran, Yemen ve Hamas’ı tehdit ederek İsrail’in durmaya niyeti olmadığını sürekli tekrarladı. Ve kundakçı, emperyalist güçlerin yıkımını, vahşetini ve kışkırtmalarını örtbas etmeye devam edeceğine güvenebilir.
(LO, 28.08.24)