Sinif Mucadelesi

İran: Oy vermeme ve rejime güvensizlik

Salı 13 Ağustos 2024

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu, bir helikopter kazasında hayatını kaybeden Ebrahim Raysi’nin yerini alacak kişiyi seçmek üzere, 28 Haziran’da yapıldı.

Seçimlere 61 milyon seçmenin yüzde 40’ından azının katılması, seçimin ikinci tura kalmasına neden oldu.
İran’da seçimler, tüm ülkelerde, hatta demokratik olduğunu iddia edenlerde bile olduğu gibi, halkın ruh halinin sadece çok bozulmuş bir resmini veriyor. İran’da, Cumhurbaşkanı adaylarının, Devrim Muhafızları Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. Adayların seçimleri ise rejimin klikleri arasındaki güçler dengesinin sonucu olarak gerçekleşiyor. Konsey bu defa bir «reformcu» olan Tebriz’li doktor ve milletvekili Mesud Pezeşkiyan’ın adaylığını onayladı. Ancak muhafazakar eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve İranlı zengin bir ailenin temsilcisi olan eski Meclis Başkanı Ali Laricani’nin adaylıklarını reddetti.
 
Birinci turda Mesut Pezeşkiyan, diğer muhafazakar adayların oylardan da faydalanabilecek olan aşırı tutucu Said Celili’nin önüne geçerek birinci oldu. Aslında, ister «reformcu», ister «tutucu» ya da «aşırı tutucu» olsunlar, tüm bu adaylar, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin Yüksek Rehber ve Pasdaran’ın (Pasdaran : İran İslam Cumhuriyeti’ndeki Devrim Muhafızı) yetkilerine kıyasla çok daha az ağırlık taşıdığı bu sistemde, rejimin adamlarıdır.

Bununla birlikte, kentli entellektüel küçük burjuvazi ve iş dünyası, 1979’da rejimin doğuşundan bu yana, özellikle ABD ile ilişkileri normalleştirmeye hevesli olan reformculara birçok kez kitlesel olarak oy vermişti. Böylece, reformcu Ruhani, 2015 yılında Trump’ın daha sonra kınadığı nükleer anlaşmayı imzaladı. Ayrıca, 2021 yılının aksine, 2024 yılında seçime katılımı arttırmak amacıyla seçime reformcu bir adayın girmesine izin verildi. Aynı nedenle, yani oy kullanım oranını arttırmak için, seçim merkezlerinin açık kalma saatleri, bazen gece yarılarına kadar uzatıldı!

Ancak değişen bir şey olmadı. Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından vahşice bastırılan gençlik isyanlarının üzerinden iki yıldan az bir süre geçmişken, reformcular artık hiçbir hayale, projeye inandıramıyorlar. Mart ayındaki parlamento seçimlerinde olduğu gibi, çok çeşitli toplumsal kesimlerden gelen çok sayıda seçmen, oy vermeye gitmediler. Böylece de rejime duydukları kuşkuyu güvensizliği gösterdiler.

Entelektüel küçük burjuvazi 2022 ayaklanmaları sırasında yoğun bir şekilde harekete geçirilmişti ve pek çok kişi hala hapishanelerde çürüyor. Bu çevreler, reformculara dair sahip oldukları tüm yanılgılarını yitirmiş bulunuyorlar. Halka yakın ve anti-emperyalist olduğunu iddia eden bu rejimi, bu yanılgıyla uzun süredir destekleyen işçi ve emekçi sınıflara gelince, bu çevrelerden pek çok seçmen de, oy vermek için harekete geçmedi. Yüzde 50’lerde seyreden bir enflasyonla hayat pahalılığı çok yüksek, ABD ambargosunun, pasdaranların ve rejimin diğer ayrıcalıklı üyelerinin ellerindeki tekellerin yolaçtığı yoksunluk, yani yaşam için gerekli maddelerin yokluğu, kolayca bulunamaması, ödenmeyen ücretler, günlük yaşamı cehenneme çeviriyor, çekilmez kılıyor. Geçinebilmek için iki ya da üç işte çalışmak gerekiyor. 28 Haziran seçimlerindeki kitlesel olarak oy vermeme tavrı, bir defa daha bu rejimin reddedildiğini ortaya koyuyor.
(LO, 03.07.24)

(Bu makalenin yayına hazırlandığı sırada yapılan seçimler sonunda, reformcu Mesud Pezeşkiyan, Cumhurbaşkanı seçildi.)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Güncel Yazılar   ?