Sinif Mucadelesi

Kamu sözleşmeleri

Çarşamba 3 Haziran 2009

Kamu işkolunda toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasının üzerinde beş ay geçmesine rağmen hâlâ bir ilerleme olmadı.

Geçtiğimiz hafta, Petrol-İş üyesi 250 bin civarında işçi, TPAO, BOTAŞ ve MKE’nin farklı illerdeki işletmelerinde bir saat iş bırakma eylemi yaptı. İşçiler, hâlâ ücret teklifi vermeyen hükümeti ve sessiz kalan Türk-İş yönetimine protesto ettiler.

400 bini aşkın işçiyi ilgilendiren kamu sözleşmeleri için Türk-İş yönetim kurulu ile birlikte Petrol-İş, Türk-Metal, Yol-İş, Harb-İş, Şeker-İş, Tarım-İş, Genel Maden-İş ve Tez Koop-İş’in yer aldığı Kamu Kesimi TİS Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Bu kurul, çerçeve anlaşmasında yer alması istenilen talepleri 15 Nisan’da ilgili devlet bakanına sundu ama hiç bir yanıt verilmedi.

Kamu sözleşmelerinde önce genel bir çerçeve anlaşması imzalanıyor, ardından her sendika işyerinde sözleşme imzalıyor. Hükümetin bir teklif vermemesi, krizin yükünü işçilere yüklemek için izlenen bir siyaset. Çünkü aynı hükümet, daha önce seçim dönemine denk gelen kamu sözleşmelerini hiç uzatmadan yüzde 10 civarındaki ücret artışıyla bağlamıştı. Bu kez, her dönemde hem de durumda değişiklik var.
Türk-İş yönetimi, Petrol-İş gibi yönetiminde sosyal demokratların bulunduğu muhalif birkaç sendikanın dışında hükümete yakınlığıyla bilinenlerden oluşuyor. Türk-İş, kamu işyerlerinde bir nevi işveren sendikası konumunda. Sendika bürokratları, kendilerini destekleyip seçtirenlere, koltuk verenlere karşı çıkacak değil ya! Üstlerinden gelecek emirleri bekliyor.

Muhalif sendika yönetimleri temel sorunun, çeşitli kılıflarla düşük ücretli işçi alınması nedeniyle, ücret dengesizliği olduğunu söylüyor. Bu, işçi ücretlerini düşürmek için kullanılan genel bir yöntem.

Kamu sözleşmeleri, Türkiye’de aynı anda en çok sayıda işçiyi ilgilendiren sözleşmelerdir. Bu yönüyle işçi sınıfı için bir fırsattır. Çünkü yüz binlerce işçinin, birlikte mücadele etmesinin zeminin oluşturur.

Nitekim geçmişte 1989 yılında, sonradan “Bahar Eylemleri” olarak adlandırılacak olan böylesi bir mücadele dönemi yaşandı ve kamu emekçileri çok önemli kazanımlar elde etti. Neredeyse kamudaki tüm işkollarında, birçok şehirde yürüyüşler düzenleyen, iş yavaşlatan ve başka birçok şekilde öfkelerini ve taleplerini dile getiren kamu işçileri, ücretlerini iki katından fazla arttırdılar. Hatta “Bahar Eylemleri” o kadar etkili oldu ki, 1991’deki bir sonraki sözleşme döneminde, görüşmeler başlar başlamaz benzer oranlarda artışla bağlandı.

Elbette, o dönem de sendika bürokratları işçilerin mücadelesini engellemek için birçok yol denediler. Ancak işçiler, önce işyerinin farklı şubeleri arasında iletişimi sağlamak sonra da farklı işkolları ve işyerleri arasında iletişimi sağlamak gereksinimiyle, bir ölçüde sendika yönetimlerinden bağımsız “koordinasyon kurulları” oluşturdu. Ardından bu kurallar, şehir çapında merkezileşti ve hatta daha sonra da varlıklarını sürdürdüler.

1989 Bahar Eylemleri, sadece kamu işyerlinde değil, özel sektörde de etkili oldu ve kazanım getirdi. Örneğin, gerici Türk-Metal sendikası, göstermelik de olsa, özel sektörde tarihinin ilk grevini o dönem yaptı.
Bahar Eylemleri, aynı zamanda 1980 askeri darbesiyle geriletilen işçi ücretleri ve haklarının ilerletilmesi yönünde en büyük ve en önemli adım oldu. Bugün de böyle bir mücadeleye ihtiyaç vardır.

Ekonomik kriz, işçi sınıfını sorumlusu olmadığı zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Hükümet ve patronlar, krizin yükünü işçilere yıkmak amacında. İşçi sınıfı bir kez daha krizin yükünü taşımak istemiyorsa, sözleşme için mücadeleyi bir başlangıç olarak kullanabilir. (24.05.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 132 - 1 Haziran 2009  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?