Sinif Mucadelesi

Seçime giren parti çok ama siyaset aynı

Cuma 2 Haziran 2023

Cumhurbaşkanlığı seçimine 4 aday, milletvekili seçimine 5 ittifak, ittifaklar dışında 26 parti katılıyor. Üstelik bazı partiler, ittifak içinde oldukları için oy pusulasında yok. Bu kadar parti var ancak neredeyse tamamı bu düzeni savunuyor. Sadece sağda Hüda Par, solda TKP gibi bir kaçı, düzenin bazı yönlerine karşı çıkıyor.

İşçi sınıfının siyaseti yok

Günümüz kapitalist toplumunun temel belirleyecisi olan toplumsal sınıflar temelinde, işçi sınıfı temelinde parti kurmak yasak. Oysa düzeni savunduğunuzda, burjuvazinin yani patronların partisi safındasınız demektir.

İşte bu seçimde, çarkları eskisi gibi sorunsuz dönmeyen düzeni hangi siyasi ekip, patronların çıkarı için daha iyi işleteceği belirlenecek. Üstelik işçi sınıfının ve onun bir parçası olan, yoksulların, emeklilerin, işsizlerin, ev kadınlarının, işsiz gençlerin oyuyla. Bu düzende patronlar, nasıl kendi çıkarlarını, kazançlarını, sanki toplumunmuş gibi gösteriyorlarsa, kendi siyasi temsilcilerini de sanki toplumun onayladığı yöneticiler gibi gösteriyor.

Partilerde demokrasi yok, tartışma istenmiyor

Siyasi taraftarlık o kadar uçlaştı ki, milletvekili adaylarına, aday belirlenme sürecine, adayların temsiline ilişkin çok az tartışma oldu.

Ezidiler, Yeşil Sol Parti olarak seçime giren HDP’nin kendilerini temsil edecek adaya yer verilmemesine “kırgın” olduklarını açıklasalar da cevap alamadılar. CHP’de, AKP’li eski bakanın Deva Partisinden aday olması, itirazden öteye gidemedi.

AKP’de hakkında suçlama olan milletvekili adayları geri çekildi ama çok az gündem oldu. Çünkü aşırı bir uçlaşma var. Temel siyaseti “Erdoğan gitsin – kalsın” oldu.

Partilerin hiç biri, kendi üyeleri, tabanıyla demokratik ilişki kurmuyor. Kitlelerin, oy verdikleri partiler üzerinde hiç denetimleri yok. Dolayısıyla seçim vaatlerinin yapılmasına ilişkin hiç yaptırımları yok. Oy verip evde oturması istenen kitleler, oy verdiklerinin bahaneler uydurmamasını, seçim nutuklarının aksini yapmamasını sağlama olanağından mahrum.

Seçim vaatleri, gerçekten seçim vaadi

Son günlerde muhalif kesimde ekonomik vaatlerde, iktidar tarafında ise düşmanlaştırıcı dilde artış var.

Erdoğan, ücrete, dağıttığı kredilere, konut kampanyalarına, bol keseden ihalalare para akıtmada sorun görmüyor. Hem enflasyon bunları eritiyor hem de iktidardan düşse dahi çevresine ve destekçilerine kazanç garantisi sağlamış oluyor. AKP, sadece kendi çevresine çalışan bir parti; bu çevrenin dışında kalana bir sey düşmüyor. Erdoğan’ın vaatlerini bu açıdan anlamak gerek. Depremzedelere konut yapacağız derken, aslında inşaat patronlarına sesleniyor, size iş alanı açtım diyor.

İşte karşı taraf bunu bildiği için Kılıçdaroğlu ve ittifakı, temiz paradan özel ekonomik bölgeye, teknoloji yatırımından Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirmeye kadar, AKP’nin seslenemediği alanlara ve patronlara ulaşmaya çalışıyor. Zaten önemli bir kısmı, iktidar değişmese bile yapılacak, çünkü burjuvazinin ihtiyaçları, çıkarları bunları dayatıyor.

İşçi sınıfının örgütünü inşa etmeliyiz

Seçimin en önemli eksiği, az sayıdaki işçi adayların seçilemeyecek sırada olmasının ötesinde, işçi sınıfının çıkarlarını gündemde olmamasıdır. Son bir kaç yılda büyüyen TİP, eskiden beri var olan İP adlarında “işçi” geçmesine rağmen, işçi sınıfının çıkarlarını dile getirmiyor. TİP, EMEP ve solun çoğunluğu, işçi sınıfına ait olan 1 Mayıs’ta bile Millet İttifakına oy istedi.

Asıl ihtiyacımız olan sınıf örgütlülüğü ve sınıf mücadelesi, var edilmeyi bekliyor. Onu var edecek olanlar, düzenden, düzenin kendini oylatmasından, partilerinden bir beklentisi, çıkarı olamayan işçiler ve işçi sınıfının aydını olmaya aday gençler olacak. (08.06.23)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 291 - 8 Mayıs 2023  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?