Sinif Mucadelesi

Birleşmiş Milletler’in ırkçılığa karşı zirvesi : İkiyüzlüler

Çarşamba 6 Mayıs 2009

Birleşmiş Milletler, belirli aralıklarla düzenlediği zirvelerle var olduğu altmış yıldan bu yana insanlığa musallat olan kötülüklere karşı mücadele edip, dünyanın daha iyi yönetilmesine katkıda bulunduğunu iddia ediyor.

Ancak Birleşmiş Milletler’in büyük emperyalist ülkelerin kararları doğrultusunda yaptığı askeri müdahaleler, 1950’de Kore’da ve şimdi Afganistan’da olduğu gibi, dünyadaki birçok halk için kan ve yıkım getirdi.

Uluslararası kuruluşların, aslında Batılı güçlerin siyasi bir aracı ve bazen de askeri aracı olan Birleşmiş Milletler’in gündemdeki birçok soruna çözüm getirme iddiasında olan birçok yan kuruluşu var. Örneğin dünyada açlığa, cehalete, ırkçılığa karşı mücadele gibi.

Irkçılığa karşı mücadele iddiasında olan, son dördüncü Birleşmiş Miletler zirvesinde İran devlet başkanı Ahmedinejat’ın yol açtığı skandal, gündemi işgal etti. Zaten böyle bir şey bekleniyordu. Çünkü bundan sekiz yıl önce Durban’da yapılan zirvede İsrail’in milliyetçi siyaseti Siyonizm, ırkçılık olarak teşhir edilmişti.

Tabii ki Ahmedinejat İran toplumunu ve özellikle de kadınları, dinci gerici çarşaf karanlığına mahkûm eden ve de ırkçı söylemler kullanmaktan çekinmeyen biri olarak, baskıları ve haksızlıkları teşhir edebilecek konumda değildir.

Ancak Ahmedinejat’ın söylediklerine destek olmak istemeyenler (Fransa, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri) ve zirveyi boykot edenler (özellikle de ABD, İsrail, İtalya, Almanya, Hollanda) küstahlık ve ikiyüzlülükte ondan hiç de geri kalmazlar. Bugün İsrail’in Filistinlilere karşı ırkçı bir siyaset izlediğini, Batılıların Filistinlilerin ellerinden topraklarını almak için suç ortaklığı yaptığını söylemek, bilinen gerçekleri tekrarlamaktan ibarettir.

Kendini “Yahudi” devleti olarak nitelendiren İsrail’in resmi ideolojisi, ırkçı kıstaslara dayanıyor. İsrail, kendini Yahudi olarak tanımlayan herkese vatandaşlık hakkı tanıyor ama İsrailli Arap nüfusuna (ülkenin toplam nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor) ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıyor. Üstelik Filistin’den yarım yüzyıl önce kovulan Filistinlilerin yurtlarına geri dönmelerini yasaklıyor.

Siyonizm’in somut anlamı, Filistinli kitlelerin topraklarına el konulması, evlerinden atılması ve İsrail ordusunun denetimi altında olan kamplarda yaşamaya mahkum edilmesidir. Filistinli kitleler bunlara karşı koymaya çalıştığında ise son Gazze savaşında olduğu gibi, üzerlerine bombalar yağdırılıyor.

İsrail’in uyguladığı bu siyaset, yeni değil. İsrail yöneticilerinin en başından beri uyguladığı siyasettir. Örneğin İsrail devletinin kurucusu olarak bilinen Ben Gurion, Haziran 1938’de şu açıklamayı yapmaktan çekinmiyordu: “Ben zorla göç ettirmekten yanayım ve de bunda ahlak dışı bir şey görmüyorum.”

Birleşmiş Milletler 1993 yılına kadar Siyonizm’i bir nevi ırkçılık olarak tanımlıyordu ve buna rağmen başta ABD olmak üzere İsrail yöneticilerini desteklemekten vazgeçmediler. Çünkü Yakındoğu ve Ortadoğu siyasetleri temel olarak İsrail’e dayanıyor.

Şimdi artık “ırkçılık” kelimesi yasaklanmış olsa da İsrail devletinin Filistinlilere karşı uyguladığı siyaset, yine de dışlama, mülklere el koyma ve ulusal baskı siyasetidir. LO (23.04.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 131 - 1 Mayis 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?