İran-Suudi Arabistan
Yemen savaşında yıllardır karşı karşıya gelen Orta Doğu’nun iki bölgesel gücü İran ve Suudi Arabistan’ın liderleri, diplomatik ilişkileri yeniden oluşturmak üzere Çin’in desteklediği bir anlaşmaya imza attı.
Şaşırmış görünen Batılı yorumculara göre bu anlaşma Çin’in Orta Doğu’da artan nüfuzunun bir göstergesidir. Dünyanın bu bölgesinde Amerikalı liderler onlarca yıl çeşitli bölgesel güçler arasında istikrarsız bir denge kurarak, ölümcül savaşları teşvik ederek onları zayıflatmak pahasına da olsa hiçbirinin çok önemli hale gelmemesini sağladılar.
Bu iğrenç oyunda ABD, İran İslam Cumhuriyeti’ni ’şer ekseni’ olarak suçluyor ve halkına acımasız bir ambargo uyguluyor. İran liderleri bu ablukayı aşmak için mantıklı bir şekilde Çin ve Rusya’ya yöneldi. Bu durum, düzeni sağlamakla görevli oldukları Irak’ta bir devlet aygıtını yeniden tesis etmek için ABD ile işbirliği yapmalarını engellemedi.
Yöneticileri en az İran’dakiler kadar acımasız ve kana susamış olan gerici bir diktatörlük olan Suudi monarşisi, ABD’nin tarihsel bir müttefikidir. Suudi yöneticiler aynı zamanda ABD’den bağımsızlıklarını ilan etmek istiyorlar.
Şubat 2022’de ABD’nin Rusya’ya yönelik ambargosundan sonra, üretimi arttırarak petrol fiyatlarını düşürmeyi reddettiler. Prens Muhammed bin Salman, Xi Jinping’i büyük bir ihtişam ve törenle karşıladı ve Çin’e petrol satıyor.
İranlı ve Suudi liderler Xi Jinping’i uzlaşmalarının sponsoru yaparak Amerika’nın boyunduruğunu gevşetmeye çalışıyorlar. Ayrıca Çin’in uluslararası sahnede önemli olduğunu göstermesine de olanak sağlıyorlar.
Ancak özünde İran-Suudi Arabistan anlaşması, İsrailli liderleri endişelendirse bile ABD için bir sorun teşkil etmiyor. Bu anlaşma belki de sekiz yıldır Yemen’i kasıp kavuran savaşın durmasına yardımcı olacaktır.
Gerçekten de Mart 2015’ten bu yana Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılımı ve Batılı güçlerin sarsılmaz askeri ve siyasi desteğiyle 28 milyon nüfuslu küçük komşusu Yemen’e savaş açmış durumda.
İran destekli bir Suudi Arabistan, Şii azınlık olan Husilerin iktidarı ele geçirmesini engellemek için Yemen’in topraklarını bombalıyor ve işgal ediyor. Suudi Arabistan petrol zengini ve Kızıldeniz’e kıyısı olan bu ülkeyi kendi himayesi altında görüyor.
Kendi diktatörlerini iktidara getirmeye çalışmak ve dönemine göre Mısır, Katar ya da İran’ın ajanları olarak lanse ettiği kişilere karşı koymak için sürekli müdahalede bulundu. Mevcut savaşta, aralarında 10.000’den fazla çocuğun da bulunduğu 400.000 kadar insanın çatışmalarda ya da açlıktan öldüğü söyleniyor.
Bu ise, Ukrayna’daki ölümler gibi manşetlerde yer almasa da , Fransız Dassault ve Thales şirketleri de dahil olmak üzere Batılı silah tüccarlarını memnun ediyor.
İranlı ve Suudi diktatörlerin kamuoyu önünde uzlaşması belki de bölgedeki istikrarsızlığı sürdüren bu kazananı olmayan savaşı durdurmak için bir fırsat olacaktır. Yemen halkı biraz nefes alabilir.
Ancak Çin’in hakemliği olsun ya da olmasın, bölgesel diktatörlükler tarafından aktarılan emperyalist hakimiyet devam ettiği sürece Orta Doğu halkları için kalıcı bir soluklanma olmayacaktır.
15 Mart 2023 LO